Randevu Alın

Çene Eklemi Tedavisi Nedir?

Üst çene ve alt çeneyi birbirine bağlayan eklem bölgesiyle çevresindeki dokuların uyum özelliğinin ani bir şekilde ya da zaman içerisinde bozulması sonucu çene ekleminden kaynaklanan rahatsızlıklar ortaya çıkabilir. Çene eklemi rahatsızlıkları tedavi edilmediği sürece ilerleyebilir. Buna bağlı olarak çenede kilitlenme, ağrı, ağız açıklığının kısıtlanması, baş ve boyun ağrıları gibi sorunlar görülebilir.

Çene kayması, çene çıkması ve çene eklemi hastalığı gibi hastalıklar çene ekleminde ortaya çıkan rahatsızlıklardır. Çene eklemi hastalıkları TME yani Temporomandibular Eklem Rahatsızlıkları olarak adlandırılır. Temelde, eklem işlevlerinde eklem içi ya da dışı patoloji sonucunda meydana gelen bozukluklardır.

Alt ve üst çenenin birleştiği dış kulak yolunun hemen önünde yer alan TME, şakak kemiğinin altındaki şakak çukuruyla şakak kemiği yumrusu arasında bulunan son derece oynak bir eklemdir. Çene ekleminde ortaya çıkan rahatsızlıklar dişler, dudaklar, tükürük bezleri, baş ve boyun kaslarıyla ligamentlerden oluşan sistem üzerinde etkilidir.

Çene eklemi tedavisi

Çene Eklemi Tedavisi Nasıl Yapılır?

Çene eklemi tedavisine başlamak için öncelikle hastalığı doğru bir şekilde teşhis etmek gerekir. Çene eklemi rahatsızlıklarının teşhis edilebilmesi için ağzın kapanış sistemi, dişler ve çene eklemi ayrıntılı bir şekilde incelenir. Ayrıca çiğneme kaslarının özellikleri değerlendirilir. Bu araştırmaların detaylı bir şekilde gerçekleştirilmesinin ardından hasta özelinde tedavi planlaması yapılır. Gerekli görülmesi halinde MR incelemesi ve eklem içi görüntüleme yöntemlerine başvurulur.

Çene eklemi tedavisi, çene cerrahının hasta özelinde yaptığı klinik ve radyolojik incelemelerin ardından konulan tanıya göre yapılır. Tanı sonucu hareket kısıtlaması, diyet, egzersiz, ilaç ya da cerrahi tedavi prosedürleri uygulanabilir.

Çene eklemi tedavisinin öncelikli hedefi, çene eklemi rahatsızlığına yol açan nedeni belirlemek ve ortadan kaldırmaktır. Tek bir tedavi şeklinin yeterli olmadığı vakalarda multidisipliner çalışmalara başvurulabilir. Konulan tanıya göre medikal ya da cerrahi tedaviler gündeme gelebilir.

İlaç Tedavisi

Çene eklemi hastalıklarının tedavisi sürecinde ilaç tedavisi sıklıkla tercih edilir. Ağrı kesici ve kas gevşeticiler hastanın genel konforunu optimize edebilir. Doktorun reçete ettiği bu ilaçların belirli bir süre boyunca düzenli olarak kullanılması gerekir. Bu sayede hastanın kasları gevşer, ağrıları hafifler ve genel yaşam kalitesi artar.

Fizik Tedavi

Çene eklemi hastalıklarının tedavisindeki en önemli yöntemlerden biri fizik tedavidir. Elektrik akımları, yüzeysel ve derin doku ısıtıcıları kullanılır. Bu sayede kas ağrılarını azaltmak, kas spazmlarını hafifletmek, kısalmış dokuları ve kasları germek mümkün olur. Genel ağrının ve rahatsızlığın hafifletilmesi sayesinde çene ekleminin normal işlevine dönmesi sağlanabilir.

Soğuk Tedavi

Soğuk tedavi genellikle travma ya da ameliyat sonrası çene eklemi hastalıklarının tedavisinde en etkili yöntemlerden biridir. Soğuk tedaviyle çene bölgesindeki şişliği ve ağrıyı azaltmak mümkün olabilir. Bu sayede hızlı bir iyileşme süreci teşvik edilebilir.

Eklem İçine Enjeksiyon

Bazı durumlarda çene eklemi hastalıklarını tedavi etme amacıyla eklem içine enjeksiyon yapılması gerekebilir. Bu tür durumlarda, ağrı kesici maddeler doğrudan eklem içine enjekte edilmesi ya da eklem düzensizliği arttıysa eklem kayganlığını artıracak maddelerin enjekte edilmesi söz konusu olabilir.

Splint Tedavisi

Çene eklemi tedavisinde en çok tercih edilen yöntemlerden bir diğeri splint tedavisidir. Diskin yer değiştirdiği hastalarda diskin normal konuma getirilmesi amacıyla ağız içerisine disk yerleştirilmesi söz konusu olur. Splint tedavisinin kasları gevşetme, kapanış bozukluklarını düzeltme ve diş gıcırdatma durumlarında fonksiyon bozukluklarını minimize etme amacıyla uygulanması da mümkündür.

Manipülasyon

Manipülasyon yöntemi kapsamında çene eklemi elle normal konuma getirilir. Ağız açıklığının kısıtlandığı durumlarda normal hareket açıklığını sağlamak için bu yöntemden faydalanılabilir. Manipülasyon çene eklemi hastalıklarının tedavisi amacıyla tercih edilebilecek etkili yöntemlerden biridir.

Çene Eklemi Tedavisi Ne Kadar Sürer?

Çene eklemi tedavisinin ne kadar süreceği, hasta özelinde tedavi edilmek istenen sorunun türüne, derecesine ve tercih edilen tedavi yöntemine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Genel olarak çene eklemi tedavisinin 3 ay ila 1 yıl arasında sürebileceği söylenebilir. Çene eklemi tedavisinin ne kadar süreceği; hasta özelinde muayenenin uygulanması, sorunun teşhis edilmesi ve tedavinin planlanması ile belirlenebilir. Ayrıca hastanın diş hekiminin tavsiyelerine ne kadar uyduğu ve uygulanan tedaviye ne şekilde cevap verdiğine bağlı olarak değişiklik gösterebilir.

Çene eklemi tedavisi istanbul

Çene Eklemi Tedavisi Kimlere Uygulanır?

Çene eklemi tedavisi temel olarak çene eklemi rahatsızlıklarından şikayetçi olan kişilere uygulanabilir. Bu sayede; çene eklemi hastalıklarının neden olduğu semptomlar hafifletilebilir ve hastanın yaşam kalitesi optimize edilebilir. Çene eklemi tedavisinden optimum fayda sağlamak için alanında uzman ve deneyimli diş hekimlerine başvurulmalıdır.

Çene Eklemi Tedavisinin Avantajları

Çene Eklemi Tedavisi Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler

Çene eklemi tedavisinden sonra gerek daha hızlı bir iyileşme süreci yaşanması gerek tekrarlayan sorunların önlenmesi için dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar vardır. Bunların başında beslenme gelir. Çene eklemi tedavisinin ardından hastalar beslenme programında yumuşak ve çiğnemesi kolay gıdalara yer vermelidir. Sert gıdalar ve büyük lokmalar tüketmemeye özen gösterilmelidir. Bunun için gıdaları küçük parçalara ayırmak, yavaşça ve iyice çiğnemek önemlidir. Ayrıca asitli ve baharatlı yiyecek ve içeceklerden uzak durmaya, bolca su tüketmeye özen gösterilmelidir.

Dişler her gün en az iki kez yumuşak kıllı bir diş fırçası ve florürlü diş fırçasıyla fırçalanmalı, düzenli olarak diş ipi kullanılmalıdır. Rutin diş hekimi kontrolleri de aksatılmamalıdır. Diş hekiminin verdiği çene egzersizleri düzenli olarak yapılmalıdır. Ancak egzersizler gereğinden fazla yapılmamalı ve ağrı hissedilmesi durumunda ara verilmelidir.

Bunların yanı sıra eklem sağlığının korunması için sakız çiğnememeye, tırnakları yememeye, uyku sırasında diş sıkma ya da diş gıcırdatma sorunu yaşanıyorsa gece plağı kullanmaya özen gösterilmelidir. Diğer bir önemli konu da, stresten uzak durmak ve stres yönetimi tekniklerini öğrenmektir.

Hastaların gerek çene tedavisi sırasında gerek sonrasında diş hekimi önerilerine eksiksiz bir şekilde uyması, hızlı ve sağlıklı bir iyileşme süreci yaşanması açısından önemlidir. Ayrıca bu sayede çene eklemi rahatsızlıklarının tekrarlamasını önlemek mümkündür.

Çene Eklemi Tedavisi Fiyatları

Çene eklemi rahatsızlıkları farklı yaş gruplarındaki kadın ve erkeklerde sıklıkla görülür. Çene eklemi tedavisi fiyatları diğer tüm diş hekimliği prosedürleri gibi belirli etkenlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir.

Çene eklemi tedavisi fiyatları hasta özelinde uygulanan tedavinin türüne, tedavi sırasında kullanılan ekipmanların kalitesine, tedaviyi gerçekleştiren diş hekiminin deneyimine ve tedavinin yapıldığı kliniğin fiyat politikasına göre değişiklik gösterebilir.

Çene Düzeltme Nedir?

Üst ve alt çenenin uyumlu bir işlevsellik sunması sağlık açısından çok önemlidir. İyi bir çiğneme, ısırım, solunum, yutkunma ve uyku deneyimi yaşamak için alt ve üst çene arasındaki bozuklukları tedavi etme amacıyla ortognatik cerrahi prosedürleri uygulanabilir.

Çene yapısındaki şekil bozukluklarının düzeltilmesi amacıyla uygulanan cerrahi ya da cerrahi olmayan müdahaleler çene düzeltme kapsamında yer alır. Çene düzeltme prosedürleri genel olarak hastanın çenesindeki anomalilerin düzeltilmesi, çene hattının dengelenmesi ve çenedeki işlev bozukluklarının giderilmesi amacıyla uygulanır. Bu sayede çene boyutuna, konumuna ya da açılarına ilişkin problemlerin düzeltilmesi mümkün olabilir. Aynı zamanda estetik açıdan daha iyi bir görünüm elde edilebilir.

Çene Düzeltme Nasıl Yapılır?

Sağlıklı bir ağız yapısına ve ısırma fonksiyonuna sahip olmak için alt ve üst çene kemiklerine yapılacak müdahalelerle alt ve üst çene kemiklerini ilerletme ve geriletme ameliyatı ortognatik cerrahi olarak adlandırılır. Çene düzeltme ameliyatı öncesi ve sonrası, ortodonti bölümünün de desteğiyle dişlerin pozisyonları ayrı ayrı şekillendirilir, tedavi süreci tamamlanır.

Hasta ortodontistler tarafından hazırlanır. Ortak değerlendirme sürecinin ardından çenelerin kaç mm hareket ettirileceği, ameliyatta yalnızca tek üst çeneye ya da tek alt çeneye mi yoksa her iki çeneye birden mi müdahale edileceği kararı verilir.

Çene düzeltme ameliyatı öncesi hastanın grafileri ve tomografileri çekilir. Ameliyat planlanarak hasta fotoğraflanır. Hasta ameliyattan önce, yara iyileşmesini olumsuz etkileme riski nedeniyle sigarayı bırakmalıdır. Ayrıca ameliyattan önce ağır diyet rejimlerinden uzak durulmalıdır. Ameliyat öncesi tahliller ve anestezi konsültasyonu yapılır. Bu sayede ameliyat öncesi olası riskler değerlendirilir. Gerekli durumlarda operasyonda kullanmak üzere kan hazırlığı yapılması söz konusu olabilir.

Hasta 6 saatlik açlıkla ameliyata alınır ve çene düzeltme ameliyatı genel anestezi altında uygulanır. Ağız içinden ya da cilt üzerinden kesiler yapılır. Bu sayede alt çene kemiğine (mandibula) ve/veya üst çene kemiğine (maksilla) ulaşılır. Kemiklerin uygun bir yerden kesilmesinin ardından kemiklerin tesbit edilmesi için titanyum plaklardan ya da eriyebilen plaklardan faydalanılır.

Kemik tespiti işleminden sonra ağız içi ve deri kesilerine dikiş yapılır. Bölgede birikecek olan sıvının emilmesi için dren yerleştirilir. Kemiklerin sabitlenmesi amacıyla kullanılan malzemelerin ömür boyu kalabilmesi ya da birkaç yıl sonra isteğe bağlı olarak çıkarılabilmesi mümkündür.

cene duzeltme

Çene Düzeltme Kimlere Uygulanır?

Çene düzeltme ameliyatı ya da çene bozukluğu ameliyatının uygulanabileceği durumlar aşağıda sıralanmıştır:

Çene bozuklukları genellikle genetik kaynaklıdır. Çene yapısında bozukluk olan kişilerin genellikle anne, baba ya da çok yakın akrabalarında da aynı bozukluk vardır. Buna ek olarak küçük yaşta geçirilen çene ve yüz travmaları ile kazalar da çene bozukluklarına neden olabilir. Çocuk yaşlarda burundan nefes alınmasını engelleyen bazı hastalıklar, büyüme süreci sonunda çene yapısı bozukluklarının yaşanmasına neden olabilir.

Dişler çene kemikleri üzerinde bulunmakta olup yalnızca dişlerin düzgün olması, estetik bir görünüme ve doğru fonksiyonlara sahip olmak için yeterli değildir. Diğer bir deyişle hem çene yapısı hem dişler doğru konumda olmalıdır. Buna bağlı olarak çene bozukluğu olan kişilerin yalnızca dişlerinin düzeltilmesi istenen sonuca ulaşmayı sağlamaz.

Çene bozuklukları hem diş ve çene işlevlerinin doğru bir şekilde yerine getirilememesine hem gülüş estetiğine ulaşılamamasına neden olabilir. Çene yapısı bozukluğu olan kişiler bir yandan estetik bozukluklar yaşarken bir yandan da çiğneme ve konuşma gibi temel işlevleri tam olarak yerine getiremeyebilir. Bunun yanı sıra çene bozukluğu nedeniyle çene eklemi rahatsızlıkları, kolay diş çürümeleri, kronik diş travmaları ve diş kayıpları yaşanabilir.

Çene Düzeltme Tedavisinin Avantajları

Çene düzeltme tedavisi yalnızca estetik bir düzeltme sağlamakla kalmaz, aynı zamanda fonksiyonel fayda da sağlamaz. Çenelerin ve dişlerin doğru pozisyona taşınması sayesinde estetik ve işlevsel açıdan olumlu sonuçlara ulaşılabilir.

Çene düzeltme tedavisi sayesinde yüz hatlarının daha uyumlu ve dengeli bir hâle gelmesi sağlanır. Bunun sonucunda estetik açıdan daha çekici ve tatmin edici bir görünüme erişilebilir.

Dişlerin ve çenenin düzeltilmesini sağlayan çene düzeltme tedavisi, daha doğal ve güzel bir gülümseme elde etmeye yardımcı olur. Bunun sonucunda kişinin öz güveni ve sosyal hayatı olumlu yönde etkilenebilir. Çenenin düzeltilmesine bağlı olarak hastanın dudakları daha dolgun ve belirgin bir görünüm kazanır.

Dişlerin doğru bir pozisyona gelmesi sayesinde yiyecekleri daha iyi çiğnemek mümkün olur. Bu aynı zamanda sindirim sisteminin daha sağlıklı çalışması avantajını da beraberinde getirir. Çenenin ve dişlerin düzeltilmesi bazı konuşma bozukluklarını gidermeye de yardımcı olabilir. Temporomandibular eklem bozuklukları çene ekleminde ortaya çıkan bir rahatsızlık olup çene düzeltme tedavisi ile söz konusu rahatsızlığın semptomlarını hafifletmek ya da ortadan kaldırmak mümkün olabilir. Çene düzeltme tedavisi bazı uyku apnesi vakalarının tedavisine de yardımcı olabilir.

Çene Düzeltme Tedavisinin Riskleri Nelerdir?

Çene düzeltme tedavisi, alanında uzman ve deneyimli diş hekimleri tarafından hasta özelinde planlandığı ve doğru tekniklerle uygulandığı takdirde pek çok faydayı beraberinde getirir. Çene düzeltme ameliyatı çeneleri ve dişleri doğru pozisyona getirmek için uygulanan bir cerrahi prosedürdür.

Çene düzeltme ameliyatı her cerrahi prosedür gibi anestezi riskini beraberinde getirir. Ameliyatın ardından genellikle hafif düzeyde ve kısa bir süre içerisinde kendiliğinden geçen bir kanama görülür. Olası bir enfeksiyon gelişmesi riskini minimize etmek için antibiyotik kullanılması ve doğru bir yara bakımı uygulanması gerekir. Ameliyatın ardından yüzde yara izi kalması riski vardır. Bununla birlikte zaman içerisinde bu izlerin solgunlaşması ve belirginliğini kaybetmesi söz konusu olmaz.

Çene düzeltme tedavisi sırasında sinirlerin zarar görmesi riski vardır. Bu durum bazı vakalarda geçici bazı vakalarda ise kalıcı uyuşukluğa yol açabilir. Ameliyatın ardından dişlerde hassasiyet hissedilmesi mümkün olmakla birlikte bu durum genellikle birkaç hafta içinde kendiliğinden düzelir. Ameliyat sonrası diş eti tahrişi görülmesi söz konusu olabilir. Ağız hijyenine gereken özen gösterilmezse, tahriş nedeniyle diş eti hastalıkları ortaya çıkabilir.

Bazı vakalarda çene düzeltme tedavisinin ardından çene kemiğinde erime ortaya çıkabilir. Ayrıca ağız açma problemlerinin görülmesi söz konusu olabilir. Geçici olan bu tür problemler genellikle fizik tedaviyle giderilebilir.

cene duzeltme tedavisi

Çene Düzeltme Öncesi Dikkat Edilmesi Gerekenler

Hastanın diş pozisyonu, konuşma, nefes alma ve çiğneme fonksiyonları değerlendirilir. Gömükü 20 yaş dişleri varsa ameliyattan en az 6 ay önce çekilir. Dişlerin pozisyonunu ameliyata hazırlamak için ortodonti tel tedavisine başvurulur.

Çene Düzeltme Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler

Ameliyattan sonra erken dönemde yumuşak ve kolay çiğnenebilir gıdalar tüketilmeli, şişliği ve ağrıyı azaltmak için buz kompresi uygulanmalıdır. Bu süreçte ağır egzersiz ve aktivitelerden kaçınmalı, ilk birkaç hafta sırt üstü yatılmalıdır. Ayrıca ağız hijyenine özen gösterilmelidir.

Çene Düzeltme Tedavisi Fiyatları

Çene düzeltme tedavisi fiyatları uygulanacak tedaviye, tedavinin kapsamına, diş hekiminin deneyimine ve kliniğin fiyat politikasına bağlı olarak her hasta özelinde değişiklik gösterebilir.

Braket Nedir?

Diş teli tedavisi sırasında dişlerin üzerine yapıştırılan küçük metal parçalar “braket” olarak adlandırılır. Diş teli tedavisi, dişlerin şeklinin ve pozisyonunun düzeltilmesi için uygulanmakta olup braketler de dişlerin doğru bir şekilde hizalanması amacıyla uygulanır.

Dişlerin düzeltilmesine yönelik diş teli tedavisi sırasında dişlerin üzerine braketler yapıştırılır. Daha sonra braketlerin birbirine bağlanması için teller kullanılır ve bu teller gerilir. Braketler hastanın dişlerine takıldıktan sonra belirli aralıklarla kontrol edilerek teller gerginleştirilir. Bu sayede dişlerin pozisyonunun değişmesi sağlanır. Diş teli tedavisinin ne kadar süreceği, hastanın dişlerinin mevcut durumuna bağlı olarak birkaç aydan birkaç yıla kadar değişebilir.

Diş teli tedavisinin en önemli parçalarından biri braketlerdir. Çünkü, braketler dişlerin düzeltilmesi sürecinde kritik bir role sahiptir. Diş teli tedavisi, düzenli kontroller gerektiren uzun bir süreç olabilse de, doğru hizalanmış ve sağlıklı dişlere sahip olmanın mükemmel bir yolu olarak kabul edilir.

Bununla birlikte braket kullanımı sırasında çeşitli sorunlar yaşanması mümkündür. Bunların başında ağrı gelir. Braketler takılırken ya da takıldıktan sonra ağızda ağrı oluşabilir. Genellikle hafif düzeydeki bu ağrı birkaç gün içerisinde azalmakla birlikte, bu süre içerisinde ağrı kesici ilaçlar hastanın konforunu artırabilir.

Braketler takıldıktan sonra diş etlerinde hassasiyet gelişebilir. Bu durumda, diş etlerini düzenli olarak temizlemek, aynı zamanda diş hekiminin önerdiği diş ipini ve diş fırçasını kullanmak gerekir.

Braketlerin kullanımı sırasında dişlerde renk değişimi görülmesi mümkündür. Bu tür durumlar, braketler söküldükten sonra diş temizliği yapılarak giderilebilir. Braketler yakıldıktan sonra bazı hastalar konuşma problemleri yaşayabilir. Bu durum braketlere alışınca birkaç gün içinde düzelir. Braketler yutma problemlerine neden olduğu takdirde, diş hekimlerinin braketleri düzeltmesi gerekliliği doğabilir. Braket tedavisinin başarısı ve konforu için diş hekimi önerilerine eksiksiz bir şekilde uyulmalıdır.

braket cesitleri nelerdir

Braket Çeşitleri Nelerdir?

Braketlerin farklı türleri vardır ve hangi tür braketin kullanılacağı hasta özelinde çeşitli etkenlere bağlı olarak belirlenir.

Metal Braket

Diş hekimliğinde sıklıkla kullanılan metal braketler çoğunlukla paslanmaz çelik malzemeden üretilir. Bu sayede dişlere daha iyi yapışır. Diş teli tedavisinde metal braketlerin arasından geçen telin yerinde tutulması için küçük lastiklerden faydalanılır. Metal braketlerdeki ark teller ince bir yapıya sahiptir. Günümüzde diş teli tedavisinde daha küçük boyutlarda metal braketler kullanılır. Metal braketler, ark telleriyle daha az sürtünme yaptığından avantajlı çözümler olarak kabul edilir.

Seramik Braket

Seramik malzemeden üretilmesi nedeniyle seramik braketler daha doğal bir diş renginde olur. Bunun beraberinde getirdiği estetik avantaj sayesinde diş teli tedavilerinde sıklıkla tercih edilir. Ancak seramik braketlerde ölçüler büyük olduğundan dişlerde yiyecek birikimi görülebilir. Buna bağlı olarak, seramik braket kullanılan hastalar ağız ve diş bakımına gereken özeni göstermelidir. Seramik braketlerin yapısı metal braketlere göre daha kırılgandır. Ayrıca, ark telleriyle sürtünmenin daha fazla olması nedeniyle tedavi süresinin uzaması mümkündür.

Lingual Braket

Diğer braket çeşitlerine göre daha maliyetli olan lingual braket hasta özelinde tasarlanır. Diş teli dişlerin arka tarafına yerleştirildiği ve braketler dişlerin arka tarafında bulunduğu için gülerken ya da konuşurken diş telleri gözükmez. Bu sayede, estetik kaygılar ortadan kalkar. Dişlerin arkasında olduğundan dişlerin yüzeyine yapılan işlemlerden daha az etkilenen lingual braket, ayrıca dişlerdeki izleri engeller.

Damon Braket

“Self ligating” olarak da adlandırılan damon braketler, metal braketler ile benzerlik gösterir. Sürtünmenin az olduğu bir braket çeşididir. Bu sayede kısa sürede hızlı sonuçlar elde etmeye yardımcı olabilir.

Şeffaf Plak

Telsiz tedavi olarak da bilinen şeffaf plak tedavisinin diş teli ya da braketlerin yerini alması mümkündür. Braketler yerine hasta özelinde hazırlanan şeffaf plakların kullanıldığı bu yöntemde, dişlerin istenen konuma hareket ettirilmesi için hafif bir basınç uygulanması söz konusudur.

Geleneksel metal braketlere göre şeffaf plak tedavisi pek çok avantajı beraberinde getirir. Daha az belirgin olduğundan estetik açıdan da avantajlıdır. Dişlere tam oturan şeffaf plakların kullanımı kolaydır. Çıkarılabilir özellikle olduklarından ağız ve diş hijyeni kolayca sağlanır.

Braket Hangi Durumlarda Uygulanır?

Braketlerin yalnızca çocukluk çağında işe yarayan bir tedavi yöntemi olduğu düşünülse de, yetişkinlik döneminde de braket tedavisi uygulanabilir ve son derece başarılı sonuçlar alınabilir. Çocuklarda braket tedavisi uygulanması için süt dişlerinin döküşmüş ve kalıcı dişlerin tamamının çıkmış olması gerekir. Süt dişleri dökülmeyen çocuklara braket tedavisi uygulanamaz.

Bununla birlikte her diş problemini çözmek için braket kullanılması doğru ve mümkün değildir. Bu kapsamda, diş hekimleri her hasta özelinde sorunu tespit eder, değerlendirir ve en doğru tedavi yöntemini belirler.

braket istanbul

Braket Bakımı Nasıl Olmalıdır?

Diş sağlığının korunması ve tedavinin başarılı olması için en önemli unsurlardan biri braket bakımını doğru şekilde uygulamaktır. Bunun için dişler düzenli olarak fırçalanmalı ve diş ipi kullanılmalıdır. Braketlerin ve tellerin çevresinde yiyecek kalması diş çürümesine neden olabileceğinden, özellikle braketlerin çevresi dikkatlice fırçalanmalıdır.

Braketlerin çevresinde yiyecek birikimini önlemek için sert ve yapışkan gıdalardan uzak durulmalıdır. Ayrıca braketlerin bakımı için diş hekimi düzenli olarak ziyaret edilmelidir. Diş hekimi bu ziyaret sırasında braketleri kontrol eder ve gerekli ayarlamaları yapar.

Braketler Neden Kırılır?

Braketler son derece dayanıklı malzemelerden üretildiği için kırılması sık görülen bir durum değildir. Nadiren görülen braket kırılması ise genellikle sert besinlerin tüketilmesi kaynaklıdır. Kabuklu sert besinler dişlerle ısırılmaya çalışıldığında braketlerin kırılması riski vardır.

Braketlerin kırılmasına neden olan faktörlerden diğeri ise uygulama sırasında kullanılan yapıştırıcıların zaman içinde güçsüzleşmesi ve bulunduğu yerden çıkarak hızlı bir şekilde kırılmaya yol açmasıdır. Bu tür durumlarda braket kırılmasa dahi, yapıştırıcı malzeme güçsüzleşir ve braketler yerinden çıkarsa, braketin yeniden yapıştırılması gerekir. Aksi takdirde tedavinin başarısı olumsuz yönde etkilenebilir.

Diş Teli Tedavisinde Braket Seçimi Nasıl Yapılır?

Ortodontik tedavi sürecinde dişleri hareket ettirmek için dişlerin üzerine yapıştırılan ataçmanlar “braket” olarak adlandırılır. Braketlerin birçok farklı türü vardır. Bununla birlikte braketlerin türü değişse de, diş teli tedavisi sürecindeki rolleri ve tedavinin amacı değişmez. Diş teli tedavisi sırasında hangi braketin kullanılacağı, dişlerdeki bozukluk şekline ve giderilmek istenen soruna bağlı olarak diş hekimi tarafından hasta özelinde belirlenir.

Braket seçimi sırasında hastanın yaşı, estetik beklentileri, maliyet ve diş hekiminin önerileri değerlendirilir. Daha sonra tedavinin başarısını ve konforunu sağlayacak en doğru seçim yapılır.

Braket Fiyatları

Braket fiyatları; tedavinin uygulanacağı hastanın dişlerinin mevcut durumuna, tercih edilen braket türüne, tedavinin süresine ve diğer unsurlara bağlı olarak değişir. Tedavi süreci hastaya özel planlandığı için braket fiyatları hastanın muayene edilmesinin ardından belirlenebilir.

Bonding Nedir?

Diş bütünlüğünü sağlama amacıyla sıklıkla kullanılan diş hekimliği prosedürlerinden biri bonding’dir. Bonding tedavisi diş estetiğini yeniden sağlama amacıyla uygulanır. Diş rengini, şeklini ve boyutlarını değiştirmeye ek olarak estetik görünümden uzaklaşmaya neden olan çeşitli diş kusurlarını gidermek için de bonding prosedüründen faydalanılabilir.

Bonding tedavisi, estetik dolgu ya da kompozit lamine olarak da bilinir. Prosedürün önemli bir avantajı, uygulama sırasında diş yüzeyinden doku kaldırılması gerekliliği olmamasıdır. Tedavi edilecek bölgeye bonding materyali ya da dişin doğal rengiyle uyumlu kompozit rezin eklenerek uygulanır. Uygulama genellikle tek seansta tamamlanır. Bu sayede kişi hızlı, pratik ve acısız bir şekilde estetik bir diş görünümüne kavuşabilir.

Diş rengindeki bir kompozit maddeyi dişe uygulamak, şekillendirmek, sertleştirmek ve parlatmak şeklinde uygulanan estetik diş hekimliği prosedürü bonding olarak adlandırılır. Herhangi bir nedenle kırılan ya da yontulmuş dişleri düzeltmek veya dişler arasındaki küçük boşlukları gidermek için küçük ölçekli estetik diş hekimliği uygulamalarında sıklıkla tercih edilen ideal bir yöntemdir.

Bonding uygulaması sayesinde dişlerin genel görünümü konforlu ve hızlı bir şekilde iyileştirilebilir. Bonding tedavisinin temel amacı; dişleri onarmak, yeniden şekillendirmek, aydınlatma ya da düzleştirme yoluyla diş estetiğini optimize etmektir. Prosedür hasta özelinde planlanır ve uygulanır. Gerçek bir diş rengini taklit etme özelliğine sahip yapay reçine malzemesi kullanılarak dişe şekil ve hacim eklenmesi sağlanır. Böylece kısa sürede ve uygun maliyetlerle estetik bir diş görünümüne sahip olunabilir.

Bonding Uygulaması Nasıl Yapılır?

Bondint uygulaması yapmak için öncelikle tedavi edilecek diş hazırlanır. Dişte çürük yoksa anestezisiz bonding yapılabilir. Tedavi edilecek dişin doğal rengiyle en iyi şekilde eşleşecek kompozit dolgu rengi seçilir. Bunun için renk kılavuzundan faydalanılır ve daha sonra tedaviye başlanır.

Tedavi edilecek dişin yüzeyi pürüzlendirilir, daha sonra yüzeye kondisyon sıvısı uygulanır. Bu adım, kullanıcının dişe daha iyi yapılmasını sağlama amacıyla uygulanır. Diş rengindeki yapıştırıcı madde dişe uygulanır ve şekillendirilir. Bu işlem malzeme sertleşmeden yapılmalıdır. Şekillendirmeden sonra lazer ya da parlak ışıklı bağlayıcı malzeme sertleştirilir. Diş hekimi gerekli görürse şekillendirme ya da kesme yapabilir. Son adım diş yüzeyinin gölgesine ve parlaklığına uyum sağlayacak şekilde bir parlatma yapmak, bu sayede doğal görünümü desteklemektir.

Bonding uygulaması çoğunlukla 30 ila 60 dakika içerisinde tamamlanır. Dişin mevcut durumuna, kaç adet dişe uygulama yapılacağına, diş hekiminin uzmanlığına, kullanılan malzemenin kalitesine ve benzer etkenlere bağlı olarak bu süre değişebilir.

Genellikle bondign uygulamasının tek seansta tamamlanması mümkündür. Ancak prosedürün kapsamına göre hasta özelinde birden fazla seansa gereksinim duyulabilir.

bonding istanbul tedavisi

Bonding Yönteminin Avantajları Nelerdir?

Bonding sadece diş kırıklarını tedavi etmek için değil aynı zamanda mükemmel görünümlü dişler ve başarılı bir gülüş tasarımı kazandırmak için de uygulanabilen etkili bir yöntemdir. Bonding diğer estetik diş hekimliği prosedürlerine göre daha uygun fiyatlıdır. Ayrıca bonding tedavisi uygulanmış bir dişe ihtiyaç halinde yeniden bonding tedavisi yapılabilir.

Bonding doğal diş formunda bir uygulamadır, bu nedenle dışarıdan fark edilmesi söz konusu değildir. Dişlerin lekelenmeye karşı direncini artıran bir diş hekimliği prosedürüdür. Bonding uygulaması için genellikle anestezi uygulanması gerekmez.

Uygulama mümkün olan en az diş kaybıyla yapılır. Hastanın konforunu ve öz güvenini artırmaya yardımcı olan bonding tedavisi sayesinde dişteki aşınma hızlı bir şekilde giderilebilir.

Bonding Ne Kadar Dayanır?

Bonding uzman ve deneyimli diş hekimleri tarafından kaliteli malzemeler ve doğru tekniklerle uygulandığı takdirde kalıcı ve dayanıklı sonuçlar almak mümkündür. Elbette uzun süreli ve sağlıklı kullanım için bonding tedavisinden sonra diş hekiminin önerilerine uyulması, ağız ve diş bakımının aksatılmaması gibi önemli noktalara dikkat edilmelidir. Tüm bu konularda gereken özen gösterilmesi ve rutin diş hekimi muayenelerinin ihmal edilmemesi halinde bonding tedavisi 7 ila 10 yıl boyunca kalıcı sonuçlar sağlar.

Bonding Hangi Dişlere Uygulanır?

Bonding;

Bonding Diş Bakımı Nasıl Olmalı?

Ağız ve diş sağlığının korunması için bireyler yalnızca bonding tedavisinden sonra değil her an özenli olmalı, ağız ve diş bakım rutinini düzenli bir şekilde yerine getirmelidir. Ancak bonding başta olmak üzere her tür diş hekimliği prosedürünün ardından diş bakımının daha önemli bir hal aldığı gerçeği göz ardı edilmemelidir.

Bonding uygulaması yapıldıktan sonra özellikle ilk 2 gün dişlerde renklenmeye ve lekelenmeye neden olabilecek yiyecek ve içeceklerin tüketiminde uzak durulmalıdır. Beslenme konusunda hatalar yapmak, dişlerde lekelenmeye, sararmaya ve bonding tedavisinden sağlanacak faydanın azalmasına neden olabilir. Özellikle çay, kahve, sigara ve diğer tütün mamüllerini tüketmek diş rengi üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir. Cilalama işlemi ile olası deformasyonların önlenmesi mümkün olsa da, doğru bakım sayesinde ek seans sayısı azaltılabilir, hem zamandan hem maliyetten tasarruf edilebilir.

bonding istanbul
bonding istanbul

Bonding Uygulaması Sonrasında Nelere Dikkat Edilmelidir?

Bonding uygulaması sonrasında dikkat edilmesi gerekenler şu şekilde sıralanabilir:

Bonding Fiyatları

Bonding fiyatları hasta özelinde değişiklik gösterebilir. Bonding fiyatları belirlenirken tedavinin kaç dişe uygulanacağı, farklı diş hekimliği prosedürlerine gerek duyulup duyulmadığı ve kullanılacak malzemenin kalitesi gibi farklı unsurlar değerlendirilir. Ayrıca bonding tedavisini uygulayacak diş hekiminin uzmanlığı, deneyimi ve uygulamanın yapılacağı kliniğin fiyat politikası da bonding fiyatları üzerinde etkili olan unsurlardır.

Diş kırıklarına ya da boşluklarına göre planlanan tasarımların uygulanmasına dayanın bir diş hekimliği prosedürü olan bonding yönteminin fiyatları, diğer estetik diş hekimliği prosedürlerine göre daha uygundur.

En son çıkan yetişkin dişleri 20’lik diş ya da 20 yaş dişi olarak adlandırılır. 20’lik diş çenenin en arka kısmında bulunan azı dişleridir. 20’lik yaş dişleri çene yapısına uyum sağlamadığı durumlarda ç ağrıya, apse oluşumuna ve rahatsızlıklara neden olabilir. Bu tür durumlarda 20’lik diş çekimi ya da diş ameliyatı yapılması ihtiyacı doğar. Bu soruna neden olan temel etken, çenede yirmilik dişlerin çıkması için yeterli alan bulunmamasıdır.

20’lik diş yalnızca şiddetli ağrılara değil, aynı zamanda çene yapısında bozulmaya ve komşu diğer dişlerin sağlığında olumsuz etkilere de neden olabilir. Bu nedenle 20’lik dişler çıkmaya başladığında diş hekiminin kontrol etmesi önerilir. Çene yapısı uygun olan kişilerde 20’lik dişlerin çekilmesi gerekmeyebilir, bazı vakalarda ise kişinin çene yapısı uygun olmadığından yirmilik dişler yanlış bir açıyla çıkabilir ve diş etine gömülü kalabilir. Bu tür durumlarda yirmilik diş dışarıdan bakılınca görülmeyebilir. Gömülü yirmilik diş olarak tanımlanan bu dişler çoğu zaman neden oldukları ağrıyla fark edilir.

Yirmilik dişlerin çene ve diş yapısını olumsuz şekilde etkilememesi, apse gibi istenmeyen sorunların önlenmesi düzenli olarak diş hekimi muayenesinden geçilmesi sayesinde mümkündür. Düzenli diş muayenesi uygulanması halinde yirmilik dişlerin çıkmaya başlaması ve gelişmesi sürecini takip etmek mümkündür. Herhangi bir olumsuzluk durumunda ise ağız ve diş sağlığı zarar görmeden dişlerin çekilmesi söz konusu olabilir.

20’lik Diş Çekimi Nasıl Yapılır?

20’lik diş çekimi, dişin diş etinden ne kadar uzak olduğuna bağlı olarak planlanan ve uygulanan bir diş hekimliği prosedürüdür. Yirmilik diş çekimi yapılması için öncelikle bölgeye lokal anestezi uygulanır. Diş gevşetildikten sonra penseyle çekilir. Dişin çekildiği bölge temizlendikten sonra kanama durdurulur. Bazı durumlarda diş etinde küçük bir kesi yapılması ve diş çıkarılmadan önce küçük parçalara ayrılması gerekir.

Çenede yeterli alan bulunmadığından 20’lik dişler açılı çıkabilir, sıkışabilir, kısmen çıka bilir ya da gömülü kalabilir. Yirmilik diş tamamen gömülü olduğunda yani diş etinin altında kaldığında diş cerrahi prosedürle çıkarılmalıdır. Bu kapsamda hastaya, ağrıyı hissetmemesi için sedasyon uygulanabilir. Diş eti kesilir ve yirmilik diş çıkarılabilir.

dis cekimi

20’lik Diş Hangi Durumlarda Çektirilmelidir?

Yirmilik diş genellikle 17 ila 25 yaş aralığında görülür. Ağızda sürme sonucu üçüncü azı dişleri olarak çıkan yirmilik dişlerin çekilmesi zorunlu olmasa da, bazı durumlarda çekilmeleri gerekebilir. 20’lik dişlerin çekilmesini gerektiren durumlar şu şekilde komşu sıralanabilir:

Dişler sürerken, bakterilerin ve besin artıklarının diş yuvasında birikmesi durumunda çürük oluşabilir. Çürük oluşan dişlerde ve komşu dişlerde enfeksiyon ve apse oluşumu meydana gelebilir. Bu durumda çok şiddetli ağrılar yaşanabilir.

Bir kısmı süren dişlerde, o alanda bulunan enfeksiyon yumuşak dokuya yayılarak diş eti apsesini oluşturabilir. Sonuç olarak ağrı, şişlik ve ağız kokusu görülebilir. Bazı durumlarda hastanın ağzı tam açma ve kapama işlevini yerine getiremeyebilir. Trismus olarak adlandırılan bu durum acil olarak tedavi edilmezse, enfeksiyonun lenfler aracılığıyla yanak ve boyun bölgesine doğru ilerleyip yayılması riski doğar.

20 yaş dişleri sürerken komşu dişler baskıyla karşı karşıya kalabilir. Baskıdan kaynaklanan basınç ağrıya ve komşu dişlerde aşınmaya neden olabilir.

Özellikle genç yaştaki kişilerin dişlerindeki çapraşıklığı ve bozukluğu tedavi etmek için ortodonti tedaviye gereksinim duyulur. Yirmi yaş dişleri sürerken oluşan basınç komşu dişlere de kuvvet uygulandığından dişlerde itme meydana gelebilir. Sonuç itibarıyla dişlerde çapraşıklıklar görülebilir.

Protez tedavisi uygulanacak olan hastaların yirmilik yaş dişlerinin durumu değerlendirilmelidir. 20 yaş dişleri nadiren protetik olarak kullanılabilir.

20 yaş dişleri sürerken çevresindeki folikül rezorbe olmadığında kist oluşumu yaşanabilir. Bu oluşumların büyümesi nedeniyle çene kemiğinde aşınmalar görülebilir. Kemikte büyük boşluklar oluşabilir, çene kemiği zayıflayabilir. Zaman içinde zayıflayan çene kemiklerinde kırıklar görülebilir.

20’lik Diş Kaç Tanedir?

20’lik diş toplamda 4 adettir. 20’lik dişler alt ve üst çenenin en arka kısmında yer alır. Genellikle 20 yaş civarında çıkan 20’lik dişler çoğu kişiye sağlıklı bir şekilde çıkmayabilir. Gömülü ya da yarı gömülü olabilir, çenede yeterli alan bulamadığı için ağız içi etlerini sıkıştırabilir, diğer dişlere zarar verebilir ve ağrıya neden olabilir.

Çene yapısı uygun olan ve 20’lik dişlerin çıkmak için yeterli alan bulduğu kişilerde bu dişlerin çıkması herhangi bir soruna neden olmaz. Diğer yandan çok arkada ve ulaşılması zor bir konumda bulunan yirmilik dişler, ağız ve diş bakımı konusunda gereken hassasiyet gösterilse dahi temizlenemeyebilir. Bu tür sebeplere bağlı olarak, yirmilik dişler bazı durumlarda çekilmeli ya da gömülü olması durumunda cerrahi operasyonla alınmalıdır.

20’lik Diş Nerede Çıkar?

20’lik diş alt ve üst çenenin sağ ve sol en geri bölgelerinde çıkar. 20 yaş dişlerinin çekilmesi gerekmeyen durumlar da olabilir. Bazı kişilerde yirmilik dişler hiçbir ağrıya neden olmaksızın çıkar ve çiğneme işlevinde rol oynar. Bu tür durumlarda yirmilik dişlerin çekilmesi gerekmez.

Bununla birlikte ürün ya da diş eti enfeksiyonu varsa, yirmilik diş öndeki dişe baskı uygularsa ya da ilgili bölgede bir enfeksiyona neden olursa 20’lik diş çekimi yapılması gerekebilir.

dis cekimi

20’lik Diş Çekimi Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler

20’lik diş çekimi sonrası birkaç gün süreyle ağrı ve şişlik görülebilir, aynı zamanda morluk olabilir. Bu sürede yine kanama görülmesi mümkündür. Söz konusu ağrı genellikle operasyondan sonra bir hafta içinde azalarak geçer.

İlk 24 saat dişler nazikçe fırçalanmalı, dişin çekildiği bölgenin ve komşu bölgelerin doğrudan fırçalanmamasına özen gösterilmelidir. Ayrıca diş hekiminin belirttiği süre boyunca ağız çalkalanmamalı ve gargara yapılmamalıdır.

20’lik diş çekimini takip eden ilk günlerde yumuşak ve sulu yiyecekler tüketmeye özen gösterilmelidir. Sert ve çiğnenmesi zor gıdalardan uzak durulması gereken bu süreçte çorba, püre ve meyve suları beslenme programına dahil edilebilir. Ayrıca tüketilen yiyecek ve içeceklerin ılık olması gerekir. İyileşmeyi yavaşlatma riski nedeniyle sigara ve alkol kullanımına ara verilmesi önerilir. Aksi takdirde istenmeyen komplikasyonlar gelişebilir.

Diş hekiminin reçete ettiği antibiyotik ve ağrı kesici ilaçlar düzenli olarak kullanılmalıdır. Uygulama bölgesindeki ağrıyı ve şişliği hafifletmek için soğuk kompres uygulanması fayda sağlayabilir. Yüzdeki şişliğin artmaması için yatarken başın gövdeden biraz daha yüksekte kalmasına özen gösterilmelidir.

Olası bir enfeksiyon gelişiminin önlenmesi için doğru ağız hijyeni sağlanmalıdır. Yiyecekleri ve bakterileri dişlerden ve diş etlerinden uzaklaştırmak için bol miktarda su tüketilmelidir.

20’lik Diş Çekimi Fiyatları

20’lik diş çekimi fiyatları, çekim işleminin ne şekilde gerçekleştirildiğine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Dişin doğrudan tek parça hâlinde kolayca çıkarılması, gömülü olması, parçalı olarak çıkarılmasının ya da cerrahi prosedürün gerekmesi durumlarda 20’lik diş çekimi fiyatları farklı olabilir. Ayrıca uygulanan anestezi türü, diş hekiminin uzmanlığı ve diş çekiminin yapıldığı kliniğin fiyat politikası 20’lik diş çekimi fiyatları belirlenirken değerlendirilen unsurlardır.

Prepless Lamina Nedir?

Sağlıklı ve çekici bir gülümsemenin önemli unsurlarından biri, güzel ve sağlıklı dişlere sahip olmaktır. Ancak, zamanla ön dişlerde ortaya çıkan çürükler, aşırı renklenmeler ve diş formundaki bozukluklar, bu gülümsemenin güzelliğini engelleyebilir. Eskiden, bu tür estetik sorunları gidermenin tek yolu porselen kaplamalardı. Ancak, porselen kaplamalar sağlıklı diş dokusunun kesilmesi yoluyla uygulandığından, yeni sorunlarla karşılaşılması riskini beraberinde getirmekteydi.

Günümüzde ise gelişmiş lamina teknikleri sayesinde çok az madde kaybı ya da hiç madde kaybı gerektirmeyen porselen yapraklar kullanılmakta, bu sayede göz alıcı dişlere ve gülüşlere sahip olma imkanı elde edilmektedir.

Lamine diş uygulamalarında, sağlam diş dokusunu koruyarak inceltme tekniği kullanılır ve kaplama yapılır. Bu teknik, en az invaziv yöntemlerden biri olarak öne çıkar. Prepless lamine tedavisinde ise diş yüzeylerine herhangi bir mekanik müdahale yapılmadan, yalnızca kimyasal pürüzlendirme ve yapıştırma teknikleriyle işlem gerçekleştirilir. Bu yöntem, hastanın doğal dişlerini koruyarak mükemmel bir estetik sunar.

Özel olarak hazırlanan porselen yapraklar, dişe herhangi bir zarar vermeden uygulanır. Bu sayede, diş dokusuna minimal müdahale ile estetik bir görünüm elde edilir. Bu yöntem, daha beyaz bir gülümsemeye sahip olmayı arzulayanlar, diş beyazlatma işlemlerinden hedeflenen faydayı sağlayamayanlar, diş kırıkları ya da aşınma sorunu yaşayanlar, estetik kaygıları bulunanlar ya da kanal tedavisi sonrası oluşan sorunlardan muzdarip olanlar için ideal bir çözüm sunar. Ancak, tırnak yeme alışkanlığı ya da çene bozukluğu gibi durumlar, lamine diş uygulamasının önünde engel teşkil edebilir. Bu tür durumlarda, öncelikle söz konusu sorunlar tedavi edilmeli, daha sonra lamine diş uygulamasına geçilmelidir.

Lamina, özellikle dişlerinin şekli ya da renginden memnun olmayan kişiler arasında tercih edilen son derece estetik bir yöntemdir. Geleneksel lamine diş kaplama prosedüründe, dişin ön yüzeyinde 0.3 ila 0.7 mm arasında aşındırma yapılır. Ancak, aşındırmasız lamine yöntemi olarak da bilinen prepless lamina prosedüründe, dişlerde herhangi bir aşındırma yapılmaz. Bu yöntem, daha minimal invaziv bir yaklaşım sunar ve estetik beklentileri karşılamak için ideal bir seçenek olarak kabul edilir.

prepless lamina nasil yapilir

Prepless Lamina Nasıl Yapılır?

Prepless lamina tedavisi, hastanın ağız içi durumunun detaylı bir şekilde incelenmesiyle başlar. Bu inceleme sırasında hastanın özel ihtiyaçları ve beklentileri dikkate alınır. Böylece tedavi süreci hasta özelinde planlanır. Ardından, lamina tedavisinin hangi dişlere uygulanacağı belirlenir ve ağız ölçüleri alınır.

Elde edilen modeller ve çekilen fotoğraflar üzerinden ölçümler yapılır, hastadan ön onay almak için prova materyali kullanılır. Prepless lamina yönteminin en belirgin özelliği, dişlerin aşındırılmasını gerektirmeyen bir prosedür olmasıdır. Bu nedenle, dişlerde herhangi bir hasar oluşmaz ve seramik bloklar kullanılarak bilgisayar ortamında hazırlanan laminalar, kimyasal bağ ile dişlere güçlü bir şekilde bağlanır.

Prepless Lamina tedavisi, minimum derecede invaziv bir işlem olduğundan diş sağlığı açısından risk taşımaz ve elde edilen sonuçlar tatmin edici düzeydedir. Prepless lamina tedavisi kapsamında hastaların dişlerinde herhangi bir işlem yapılmadığından dişlerin doğal yapısı korunabilir. Geleneksel lamina tedavisine göre çok daha kolay ve daha hızlı bir şekilde tamamlanabilen bir diş hekimliği prosedürüdür. Prepless lamina tedavisinde dişlerin doğal rengi ve şekli gözetildiği için estetik açıdan tatmin edici ve doğal bir görünüme sahip olunabilir.

Prepless lamina tedavisi son derece dayanıklı malzemeler kullanılarak üretildiği için uzun yıllar boyunca güvenli ve konforlu bir kullanım imkânı elde edilebilir. Prepless lamina tedavisi kapsamında dişlere herhangi bir aşındırma uygulanmadığından dişlerde minimal düzeyde hassasiyet ortaya çıkabilir. Uygulama alanı çok geniş bir diş hekimi prosedürlüğü olan prepless lamina tedavisi sonucunda, dişler daha beyaz ve parlak bir görünüme kavuşabilir. Tüm bu nedenlerden dolayı, prepless lamina yöntemi her geçen gün daha fazla sayıda hasta tarafından tercih edilen güvenli ve etkili bir seçenek olarak kabul edilir.

Prepless Lamina Avantajları Nelerdir?

Dişlerdeki aralık, kırık ya da renk bozukluğu gibi problemlerin hızlı ve estetik bir şekilde çözümlenmesi için sıklıkla uygulanan prepless lamina son derece etkili bir yöntemdir. Bu tedavi, genellikle ortalama bir hafta içinde tamamlanır ve dişlerde herhangi bir madde kaybına neden olmadan uygulanır. Bu da aşındırma işlemine ihtiyaç duyulmadığı anlamına gelir. Her bir dişe özel olarak uygulanan prepless lamina tedavisinde, doğal diş minesine benzer dayanıklılığa sahip bir malzeme kullanılır. Söz konusu malzeme yalnızca kırılma ya da aşınmaya karşı yüksek dayanıklılığa sahip olmakla kalmaz, aynı zamanda zaman içinde renk değişimi yaşanmaması avantajını da sağlar.

Prepless lamina tedavisi sırasında dişlerin iç yüzeylerine hiçbir müdahalede bulunulmadığı için hastaların konforunun azalması gibi bir sorun yaşanmaz, dilde yabancılık hissi de oluşmaz. Ayrıca, malzemenin yüksek ışık geçirgenliği sayesinde doğal bir diş görünümü elde edilir. Bu yöntem, dişlerinin daha estetik bir görünüme kavuşmasını isteyen ancak aşındırma işlemi istemeyen hastalar için ideal bir çözüm olarak kabul edilir.

Prepless lamina tedavisinin bir diğer avantajı ise istenildiğinde çıkarılabilmesi ve doğal dişlerin korunmasına imkân veren bir yöntem olmasıdır. Çünkü, preplessl amina tedavisi sırasında dişlere herhangi bir aşındırma işlemi yapılmaz. Bu özellik, hastalara tedavi sonrasında kendi dişlerini kullanma özgürlüğünü sağlar.

prepless lamina

Prepless Lamina İşlemi Kaç Gün Sürer?

Prepless lamina tedavisi için hastanın uygun olup olmadığına ilişkin karar, diş hekimi tarafından gerekli değerlendirmeler yapılarak hasta özelinde verilir. Hasta prepless lamina tedavisine uygun görüldüğü takdirde ölçüler alınır, alınan ölçüler laboratuvar ortamına aktarılır. Bilgisayar destekli ortamda tasarım süreci gerçekleştirilir. Prepless veneer’ler ortalama 7 ila 10 gün içinde hazırlanır. Dişler üzerindeki uygunlukları değerlendirilir ve ihtiyaç duyulursa düzeltmeler yapılır.

Diş hekimi değerlendirme sürecini tamamladıktan ve hastanın onayı alındıktan sonra özel yapıştırma teknikleri kullanılarak dişlere yapıştırılır. Prepless lamina tedavisi ortalama 7 ila 10 gün içinde tamamlanır. Bu süre hekimin değerlendirmesine, hastanın isteklerine, hasta özelinde farklı diş hekimliği prosedürlerine gereksinim duyulmasına ve birçok farklı unsura bağlı olarak değişiklik gösterebilir.

Prepless lamina tedavisinin uygulanacağı kişilerde, diş ve çene gelişiminin tamamlanmış olması şartı aranır.. Eğer hastanın bu gelişim süreci hala tamamlanmamışsa, önce bu sürecin bitmesi beklenmeli ve daha sonra prepless lamina tedavisine başlanmalıdır. Diş sıkma ya da gıcırdatma sorunu yaşayan kişilerde, prepless lamina tedavisi önerilmez. Çünkü, lamine diş kaplama dayanıklı bir porselen malzemeden yapılsa da, aşırı kuvvet uygulandığında zarar görebilir. Bu nedenle, bu tür alışkanlıklara sahip kişilerde farklı estetik diş kaplama yöntemlerinin uygulanması tercih edilebilir.

Gelişen teknoloji sayesinde prepless lamina, giderek daha yaygın bir dental prosedür haline gelmiştir. Bu yöntem, doğal bir görünüm sunması ve dişlere herhangi bir aşındırma işlemi gerektirmemesi nedeniyle hastalar arasında son derece popülerdir. Bununla birlikte, prepless lamina uygulaması yapılacak hastanın diş yapısının bu tedaviye uygun olması önemlidir. Aralıklı diş yapısına sahip olan kişiler genellikle prepless lamina yöntemi ile başarılı sonuçlar elde edebilir.

Prepless Veneer Tedavisi Sonrası

Prepless lamina tedavisi, dişlerde herhangi bir aşındırma gerektirmediği için hastaların tedavi sonrasında hassasiyet hissetmeleri olasılığı yoktur. Ancak, tedavi sonrasında dişlerin düzenli olarak fırçalanması ve diş ipi kullanılması son derece önemlidir. Bu süreçte, aşındırma etkisi olmayan ve flor içeren diş macunlarının tercih edilmesi tavsiye edilir. Ayrıca, hem ağız ve diş sağlığının korunması hem prepless lamina tedavisinin sonuçlarının uzun süre muhafaza edilmesi için altı ayda bir diş hekimi ziyaretlerine devam edilmelidir.

Prepless Lamina tedavisi sonrasında, hastalar yemek yeme sırasında herhangi bir rahatsızlık hissetmez. Ayrıca, renklenme ya da lekelenme gibi sorunlarla da karşılaşılmaz. Diğer yandan, prepless lamina dişlerin zarar görmesine yol açabilecek sert kabuklu yiyeceklerin tüketiminden kaçınılması önemlidir.

Prepless Lamina Kimler İçin Uygundur?

Prepless lamina tedavisi, dişlerin doğal formunu küçük bulan ya da dişleri arasında boşluklar bulunan kişilere yönelik estetik ve işlevsel bir çözüm sunar. Ayrıca, diş beyazlatma işlemleriyle giderilemeyen aşırı renklenmelerin düzeltilmesi ya da dişlerin normalden farklı bir şekilde form almış olması durumunda da prepless lamina tedavisi tercih edilebilir. Bu tedavi, ayrıca diş minesinin aşırı pürüzlü olması ya da mine yüzeyinde çürükler bulunması durumunda da etkili bir çözüm hâline gelebilir. Gülüş tasarımının bir parçası olarak, prepless lamina tedavisi uygulanması yoluyla kişinin gülümsemesine estetik bir dokunuşta bulunmak mümkündür.

Prepless Lamina Fiyatları

Prepless lamina fiyatları, bir dizi faktöre bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu faktörler arasında; tedavinin uygulanacağı kliniğin fiyat politikası, diş hekiminin deneyimi ve uzmanlığı, uygulamanın kaç dişe yapılacağı, farklı bir tedavi uygulanması gerekip gerekmediği ve kullanılan malzemelerin kalitesi gibi birçok etken sıralanabilir. Dolayısıyla, her hasta için özel olarak planlanan tedavi sürecinden sonra fiyatlandırma yapılmalıdır. Bu şekilde, hastanın özel ihtiyaçları ve tedavi planı göz önünde bulundurularak adil bir fiyatlandırma sağlanabilir.

Maxillofacial Nedir?

Maxillofacial cerrahi diğer bir deyişle ağız ve çene cerrahisi; ağız, çene, yüz ve boyun bölgelerini etkileyen hastalıkların teşhis ve tedavisiyle ilgilenen alandır. Her yaş grubunda ortaya çıkan ağız, diş ve çene bölgesinin sert ve yumuşak dokularındaki hastalıklar, bozukluklar ve yaralanmalarla bunların tanısına ve düzeltilmesine yönelik yöntemler ağız ve çene cerrahisinin kapsamında yer alır.

Ağız, diş, çene ve yüz ile ilgili karmaşık diş problemlerinin ve tıbbi durumların tedavisi ağız ve çene cerrahisi kapsamında gerçekleştirilir. Ağız ve çene cerrahisi ağırlıklı olarak yüz rekonstrüktif cerrahisi, yüz travması cerrahisi ve çene kemiğini içeren yirmilik diş çekimleri ile diş implantları gibi diş prosedürlerine odaklanır.

maxillofacial tedavisi nasil uygulanir

Maxillofacial Tedavisi Nasıl Uygulanır?

Maxillofacial tedavilerinin pek çok farklı türü vardır. En sık uygulanan maxillofacial tedavisi çeşitleri aşağıda sıralanmıştır:

İmplant Tedavisi

Bir ya da daha fazla sayıdaki diş eksikliğini giderme amacıyla uygulanır. Yapay diş kökleri olan implantlar bir yandan eksik dişin restorasyonunu desteklerken bir yandan da çene kemiği kaybını durdurmaya ya da önlemeye yardımcı olur.

İmplant tedavisinin uygunluğu yapılan detaylı bir muayene ve değerlendirme süreciyle belirlenir. Dişler ve diş etleri kapsamlı bir şekilde incelenir. Kemik yoğunluğunun ve miktarının değerlendirilmesi implant tedavisinin başarısı açısından çok önemlidir. İmplantların yerleştirilebilmesi için yeterli kemik yapısının bulunduğundan emin olmak, ayrıca implantların tam olarak nereye yerleştirilmesi gerektiğini belirlemek için röntgen ve BT taramalarından yararlanılabilir.

Diş Çekimi

Bir ya da daha fazla dişin ağızdan tamamen çıkarılması işlemine diş çekimi denilir. Daimi dişlerin yaşam boyu hayatta kalması amaçlansa da bazı nedenlerden dolayı diş çekimi gerekli bir durum haline gelebilir. Diş çekimleri basit ya da cerrahi şekilde yapılabilir. Diş çekiminin nasıl yapılacağı dişin şekline, boyutuna, mevcut durumuna ve ağızdaki konumuna göre belirlenir. Diş etlerinin üzerinde görünen ve diş hekiminin tek parça halinde çıkarabileceği dişlerin çekimi basit çekim olarak adlandırılır.

Cerrahi çekim daha komplike bir süreçtir. Diş eti dokusunun, kemiğin ya da her ikisinin de çıkarılması söz konusu olan cerrahi çekimde dişin parçalar halinde çıkarılması gerekebilir. Yirmi yaş dişleri birçok kişide gömülü durumda olduğundan en son çıkan ve genellikle çekilmesi gereken ilk dişlerdir.

Diş çekiminin gerekli olduğu durumlarda öncelikle hastaya konsültasyon yapılır. Cerrahi çekim yapılacak olan hastalardan çıkarılacak olan kemik, diş ya da her ikisinin miktarına bağlı olarak uygulamadan bir süre önce hastanın bazı ilaçları bırakması istenebilir. Çekimden önce kişinin diş röntgeni çekilerek diş kökünün eğriliği ve açısı değerlendirilir. Anestezi uygulandıktan sonra prosedüre başlanır.

Dişin, diş eti dokusunun ya da kemiğinin altına gizlendiği durumlarda diş etinin kesilmesi ya da tıkayan kemik bölgesinin çıkarılması gerekebilir. Çekimden sonra kanamanın kontrol altına alınabilmesi için dikiş ya da ek işlemlere ihtiyaç duyulabilir. Diş hekimi ya da cerrah çekim bölgesinin üzerine kalın gazlı bir bez tabakası yerleştirir. Kanı emmesi ve pıhtılaşma sürecinin başlatılması için hastadan ısırması istenir.

Ağız Bölgesindeki Kist ve Tümör Tedavileri

İçi havayla, sıvıyla ya da yarı sıvı/katı maddeyle dolu olan keselere kist; anormal doku kütlelerine ise tümör adı verilir. Ağız ve çene cerrahisinin en önemli çalışma alanlarından biri odontojen kistler ve tümörler olarak bilinir. Ağız bölgesindeki kistlere ve tümörlere tanı koyulabilmesi için klinik ve radyolojik muayene ile biyopsiden faydalanılır.

Tedavisi zamanında ve doğru şekilde yapılmadığı için ilerleyen diş ve diş eti enfeksiyonları, gömülü dişler, çekimleri tam olarak yapılamayan ve kalan kökler, travmalar, bazı gelişimsel anomaliler, eksik ve hatalı bir şekilde uygulanan tedaviler ile genetik etkenler gibi nedenlerden dolayı odontojen kistler görülebilir.

Ağız bölgesindeki kistlerin tedavisinde enükleasyon ve marsupializasyon yöntemleri kullanılır. Kistin tek seansta tamamıyla çıkarılmasına enükleasyon denilir. Bu tür durumlarda, kiste neden olduğu düşünülen enfekte kök, diş ya da gömük diş de eş zamanlı olarak çıkarılır. Kistin konumunun ve büyüklüğünün tek seansta çıkarılmasına izin verilmediği durumlarda marsupializasyon prosedürüne başvurulur. Bu prosedür kapsamında kistin içindeki basınç azaltılarak kist küçültülür. Kist kavitesi küçültülünce enükleasyon prosedürüyle kistin tamamen çıkarılması sağlanır.

Diş ve çevre dokularından kaynaklanan iyi huylu tümörlerin klinik şartlarında tedavi edilmesi genellikle mümkündür. Kötü huylu tümörlerin tedavisi için ise hastalar ilgili uzmanlık alanlarında yönlendirilir.

Maxillofacial Tedavisi Kimler İçin Uygundur?

Maxillofacial tedaviler;

- Yiyecekleri çiğneme, yutma ya da ısırma zorluğu yaşayan
- Damağa gömülü ya da komplike dişleri çekilmesi gereken
- Kronik çene ya da çene eklemi ağrıları olan
- Çene ve yüz bölgesinde kırık oluşan
- Dişlerinde aşırı düzeyde aşınma meydana gelen
- Ağız açıklığının şeklinin ve boyutunun anormal olmasından kaynaklanan konuşma zorluğu, sesli solunum ve horlama gibi sorunlar yaşayan
- Çenesinde kistik ve tümör gibi oluşumlar bulunan
- Ağız, çene ve yüz bölgesinde enfeksiyon oluşan
- Ağız, çene ve yüz bölgesinde estetik ve işlevsel bozukluklara neden olan deformiteler bulunan
- Ağız bölgesinde yumuşak doku hastalıkları görülen
- Diş kökenli kemik içi lezyonlar olan
- Damak ve dudak yarıkları bulunan
- Kemoterapi ve radyoterapi nedeniyle çenesinde kemik nekrozları oluşan kişilere uygulanabilir.

maxillofacial tedavisi

Maxillofacial Tedavisi Avantajları Nelerdir?

Maxillofacial tedavi; diş, çene, ağız ve yüz bölgesiyle ilgili pek çok farklı durumu tedavi etmeye yönelik cerrahi prosedürleri kapsar. Ağız ve çene cerrahisi kapsamında estetik düzeltmeler için farklı seçenekler yer alır. Dental implant ve çene cerrahisi prosedürleriyle, çeşitli nedenlerle ortaya çıkan diş kayıplarının yerine yeni dişler yapılabilir. Aynı zamanda, çene yapısında gerçekleştirilen düzeltmelerle daha estetik bir gülümseme elde etme imkanı sağlanabilir.

Maxillofacial tedaviler ile ciddi düzeyde diş çürüklerinin, kırıklarının ya da diğer diş sorunlarının tedavi edilmesi mümkündür. Uygulanan tedavi sayesinde ağrının azaltılması, çiğneme fonksiyonunun optimize edilmesi ve genel ağız sağlığının iyileştirilmesi gibi faydalar sağlanır.

Bazı kişilerde doğuştan ya da kazalara bağlı olarak çene anomalileri görülebilir. Ağız ve çene cerrahisi prosedürleri ile bu tür sorunların giderilmesi mümkündür. Dental implant tedavisi, günlük yaşamı olumsuz yönde etkileyen ve estetik kaygılara neden olabilen diş eksikliklerini gidermeye yardımcı olur. Böylece, hastanın doğal dişlere benzer bir görünüm ve işlev sağlanması mümkündür.

Yukarıda sıralananlara ek olarak daha pek çok farklı durumda maxillofacial tedavi yani ağız ve çene cerrahisi tedavileri uygulanarak hastalarının genel sağlık durumlarının iyileştirilmesi ve yaşam kalitelerinin artırılması mümkündür.

Maxillofacial Tedavisi Öncesi Dikkat Edilmesi Gerekenler

Maxillofacial Tedavisi Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler

Maxillofacial Tedavisi Fiyatları

Maxillofacial tedavisi fiyatları; uygulanacak tedavinin kapsamı, prosedürün karmaşıklığı, uygulamayı yapacak doktorun deneyimi ve uygulamanın yapılacağı kliniğin fiyat politikası gibi faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir.

Kemik Grefti Nedir?

Dental implant tedavisinin başarılı olması için en önemli unsurlardan biri, uygulama yapılacak bölgede yeterli kemik desteği bulunmasıdır. Bölgede yeterli genişliğe ve uzunluğa sahip kemik desteği bulunmadığı takdirde, implant tedavisi başarılı olamaz. Bu nedenle, kemik yetersizliği olan ve implant tedavisi uygulanacak hastalarda ilk ve en önemli adım, kemik yetersizliği sorununun giderilmesi olarak kabul edilir.

Kemik grefti, genellikle dental implant tedavisi uygulanacak hastalarda sıklıkla tercih edilir. Çene kemiğinde kemik kaybı olması durumunda, kayıp olan bölgede kemik oluşturmak için bir dizi işlem uygulanır. Kemik grefti prosedürünün; kişinin kendi vücudundan alınan kemik dokusu, hayvansal kaynaklardan elde edilen greftler ya da sentetik greftler kullanılarak uygulanması mümkündür.

Cerrahi bir prosedür olan kemik grefti, alanında uzman ve deneyimli bir diş hekimi tarafından gerçekleştirilmelidir. Hastanın kemik dokusunun kullanıldığı durumlarda, genellikle çene altından greft materyali alınır. Çene kemiği üzerinde sağlam bir yapı oluşturularak implant tedavisi için uygunluk sağlanır.

Kemik grefti, implant tedavisinin uygulanmasını sağlayacak uygun bir çene kemiği oluşturulması için faydalanılan etkili bir tedavidir. Kemik grefti prosedürü sayesinde diş implantı yapılacak hastaların çene kemiği eksikliği sorunları giderilir, dental implantlar için sağlıklı ve dayanıklı bir temel hazırlanır.

Kemik Grefti Kimlere Yapılır?

Çeşitli nedenlere bağlı olarak çene kemiğinde meydana gelen kayıpların telafi edilmesi ve dental implant tedavisi için uygun bir temel oluşturulması için kemik grefti tedavisine başvurulur. Kemik grefti yapılmasını gerektiren bazı durumlar şu şekilde sıralanabilir:

Uzun süreli diş eksikliği: Çeşitli nedenlerle diş kaybı yaşanan ve uzun süreli diş eksikliği olan bölgede çene kemiğinin zayıflaması olasıdır. Zayıflamış bölgeye kemik grefti prosedürüyle kemik eklenmesi, çene kemiğinin güçlendirilmesini sağlayabilir.

Çene kemiği yetersizliği: Doğuştan gelen yapısal sorunlar, genetik faktörler ya da travmaya bağlı oluşan yetersizlikler dolayısıyla çene kemiğinde yetersizlik bulunabilir. Bu durumda çene kemiğini güçlendirmek için kemik grefti prosedürüne başvurulabilir.

Periodontal hastalıklar: Diş etlerinde ve çevre dokularda periodontal hastalıklara bağlı olarak hasar oluşabilir. Çene kemiğinde kemik kaybı oluşması hâlinde bu kayıpların telafi edilmesi için kemik grefti uygulanabilir.

Yanlış protez kullanımı: Dişsizlik ya da uygun olmayan protezlerin kullanılması dolayısıyla çene kemiğinde kayıp yaşanabilir. Bu kayıpların kemik greftiyle tedavi edilmesi sonucu, implant tedavisi için uygun ortam sağlanması mümkün olabilir.

Genetik faktörlere bağlı durumlar: Genetik nedenlerle zayıf çene kemiği yapısı olan kişilere kemik grefti tedavisi uygulanarak çene kemiğinin güçlendirilmesi sağlanabilir.

Kazalar ya da travmatik olaylar: Kazalar, yaralanmalar ya da travmatik olaylar dolayısıyla çene kemiğinde hasar ortaya çıkabilir. Kemik grefti uygulanarak hasarlı bölgenin düzeltilmesi hedeflenebilir.

Kemik grefti tedavisinin sağladığı avantajlardan bazıları şu şekildedir:

Diş Kemik Grefti Çeşitleri Nelerdir?

Diş kemik grefti çeşitleri, uygulamanın yapılacağı hastanın ihtiyaçlarına ve genel sağlık durumuna bağlı olarak belirlenir. Diş kemik grefti çeşitleri aşağıda sıralandığı şekildedir:

Otojen greftler: Yüksek uyumluluğa sahip otojenik greftler, hastanın kendi vücudundan doku alınarak yapılır.

İzojen greftler: Doku uyumu sağlanmasının son derece önemli olduğu izolen greftler, bir başka canlıdan benzer dokular alınarak uygulanır.

Allojenik greftler: Genellikle bankalardan temin edilen allojenik greftler, aynı türden farklı genetik yapıya sahip donör dokuları kapsar.

Xejonik greftler: Genellikle hayvan kaynaklı olup farklı türlerden alınan dokulardır.

Yukarıda sıralanan diş kemik grefti çeşitleri, çene kemiğindeki kayıpları gidermek ve implant tedavisi için uygunluk sağlamak amacıyla kullanılır.

kemik grefti

Diş Kemiği Grefti Ağrılı Bir Tedavi mi?

Diş kemiği grefti, genellikle minimal düzeyde ağrı ve rahatsızlık hissine neden olur. Diğer yandan diş kemiği grefti tedavisi sırasında hissedilen ağrı; ağrı eşiğine, cerrahi müdahaleye karşı duyarlılığa ve uygulama bölgesine bağlı olarak hasta özelinde değişebilir.

Diş kemik grefti genellikle lokal anestezi altında gerçekleştirilen bir prosedürdür. Uygulama bölgesinin lokal anesteziyle uyuşturulması, operasyon sırasında ağrı hissedilmesini önler. Prosedürün ardından hastalar hafif ila orta düzeyde rahatsızlık hissedebilir. İşlem sonrası oluşabilecek rahatsızlık hissi; operasyonun karmaşıklığına, kullanılan diş kemik grefti türüne ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişiklik gösterebilir.

Prosedür sonrası oluşabilecek ağrı ve rahatsızlığın azaltılması için diş hekimlerinin reçete ettiği ağrı kesiciler ve anti-enflamatuar ilaçlar kullanılabilir. Bu sayede, iyileşme sürecinin konforu optimize edilebilir.

Diş kemiği grefti tedavisinden sonra iyileşme süresi; hasta özelinde yapısal özelliklere ve kullanılan diş kemiği grefti türüne bağlı olarak farklılaşabilir. Ağrı ve rahatsızlık hissi genellikle birkaç gün içinde azalır, iyileşme süreci sorunsuz bir şekilde ilerler.

Diş Kemiği Grefti Nasıl Yapılır?

Diş Kemiği Grefti İyileşme Süreci Ne Kadar Sürer?

Diş kemiği grefti iyileşme süreci; hastanın genel sağlık durumuna, kullanılan greft materyaline, hastanın prosedür sonrası diş hekiminin önerilerine ne kadar uyduğuna ve diğer çeşitli etkenlere bağlı olarak değişebilir. İşlem sonrasındaki ilk 1 ila 2 hafta içinde hafif düzeyde ağrı, şişlik ve kanama görülebilir. Diş hekiminin reçete ettiği ilaçların düzenli olarak kullanılmasıyla bu süreçte hastanın konforu optimize edilebilir.

Diş kemiği grefti prosedüründen sonraki birkaç hafta ila birkaç ay içinde greft materyalinin çene kemiğiyle bütünleşme süreci başlar. Uzun vadeli iyileşmenin sağlanması için birkaç aylık bir süreye gereksinim duyulur. Bu süreç tamamlandıktan sonra diş implantı uygulanabilir.

Kemal grefti tedavisinden sonraki iyileşme süreci boyunca tedavi bölgesi temiz tutulmalı, gerekli ağız içi bakımlar aksatılmamalıdır. İşlemden sonra ağız hijyenine gereken özenin gösterilmemesi, enfeksiyon ve çeşitli diş problemleri yaşanmasına neden olabilir. Kemik grefti tedavisini izleyen ilk birkaç gün boyunca yumuşak yiyecekler tüketilmeli ve çok sıcak içecekler tüketmekten kaçınılmalıdır.

Kesi yerinde kan birikmesini önlemek için ilk 3 gün süreyle başı yüksekte tutarak uyunması önerilir. İşlemden sonra genellikle 3 ay içinde kemik grefti yapılan bölgede istenen kemik yoğunluğuna erişilir. Bu süreç içerisinde diş hekiminin talep ettiği kontrollere gidilmesi aksatılmamalıdır.

Kemik Greftleri Nasıl Çalışır?

Kemik greftleri, çene kemiği ya da diş eti üzerinde eksik olan kemik dokusunu yerine koymak veya yenilemek için kullanılır. Çeşitli yollarla çalışan kemik greftleri, kemik yenilenmesini teşvik eder.

Porselen Diş Kaplama Nedir?

Kişinin öz güvenli olmasını sağlayan unsurların başında, güzel dişlere ve sağlıklı dişlere sahip olmak gerekir. Tam tersi bir durumun öz güven eksikliğine neden olmasıyla da sık sık karşılaşılır. Çeşitli nedenlere bağlı olarak dişlerin görünümü konusunda yaşanan estetik kaygılar porselen diş kaplama yöntemi ile giderilir. Bireyin daha güzel ve sağlıklı bir güdüle sahip olması sağlanır.

Porselen diş kaplama yönteminin diğer bir özelliği, kişileri yalnızca istedikleri gülüşe değil, aynı zamanda ideal ağız fonksiyonlarına da kavuşturmasıdır. Porselen diş kaplama hasta özelinde planlanan, diğer bir deyişle özelleştirilebilen bir diş hekimliği prosedürüdür. Bu sayede, her hastanın ihtiyaçlarına ve beklentilerine uygun, ayrıca doğal görünüm sağlayacak şekilde tedavi planlanır ve porselen diş kaplamalar hazırlanır. Doğal görünümü temsil edecek kalitede, şekilde ve görünümde porselen diş kaplamaların uygulanmasıyla etkili sonuçlara ulaşılabilir.

Doğal dişlerin yüzeyini kaplamak üzere porselenden elde edilen materyallerin kullanıldığı diş kaplama tekniği, porselen diş kaplama olarak adlandırılır. Kozmetik ve onarıcı bir tedavi yöntemi olan porselen diş kaplama sayesinde dişlerdeki pek çok farklı kusuru düzeltmek mümkündür. Hasarlı, çarpık ya da aralarında boşluklar bulunan dişlerin rengini, şeklini ve boyutunu değiştirmek için porselen diş kaplama tedavisi tercih edilebilir. Porselen kaplama, hasta özelinde ölçüler alınması ve kalıp çıkarılması gibi işlem adımlarını takiben laboratuvar ortamda üretilir.

porselen dis kaplama islemi nasil yapilir

Porselen Diş Kaplama İşlemi Nasıl Yapılır?

Porselen diş kaplama tedavisi yaptırmak isteyen hasta süreç ile ilgili olarak bilgilendirilir. Detaylı bir muayeneden geçirilir, gerekli görülmesi halinde röntgen çekilir. Hastanın mevcut dişlerinin ölçüleri alınır ve model oluşturulur. Bilgisayar teknolojilerinin yardımıyla dişlerin üç boyutlu görüntüsü elde edilir. Modeller ya da görüntüler kullanılarak diş laboratuvarında kaplamak hazırlanır. Porselen diş kaplamalar genellikle 2 ila 3 hafta içerisinde hazır olur. Bu süre, kaplama yapılacak diş sayısına bağlı olarak hasta özelinde değişiklik gösterebilir.

Porselen diş kaplamalar için en doğru rengi belirlemek için hastanın dişleri detaylı bir şekilde temizlenir. Dişin mine tabakası az miktarda aşındırılır ve yeniden ölçü alınır. Aşındırma işlemi, porselen diş kaplamaların dişlere kolayca yapışması sağlar. Alınan ölçülere göre porselen diş kaplamalar hazırlanana dek hastalara geçici kaplamalar uygulanır.

Porselen diş kaplama hazır olduğunda hastanın dişlerine hemen kalıcı bir şekilde yapıştırılmaz. Öncelikle porselen diş kaplamalar dişlere geçici olarak yapıştırılır. Hastadan dişleri birkaç gün süreyle kullanması istenir. Bunun amacı, porselen diş kaplamaların uyumunu değerlendirmektir.

Belirtilen süre sonunda hasta ve diş hekimi, porselen diş kaplamaların rengi ve formu konusunda fikir birliğine vardığı takdirde, porselen diş kaplamalar kalıcı olarak yapıştırılır. Bunun için özel bir yapıştırıcı kullanılır ve porselen diş kaplamalar sabitlenir. Daha sonra ışınla kürleme yoluyla sertleştirilir, fazlalıklar temizlenir ve dişler parlatılır. Porselen diş kaplama tedavisinden birkaç hafta sonra hasta kontrol muayenesine çağrılır. Diş etlerinin kaplamaya verdiği tepki kontrol edilir.

Porselen Kaplama Hangi Durumlarda Uygulanır?

Porselen diş kaplama, farklı nedenlere bağlı olarak dişlerde ortaya çıkan ciddi sorunları ve kayıpları gidermek için uygulanır. Porselen diş kaplama tedavisi kanal tedavisi prosedürü sırasında kırılan, aşırı düzeyde madde kaybı olan ve altında çürükler oluşan dişlerde işlevsel bir çözüm olabilir. Ağızda diş eksikliği olduğunda, çapraşık dişlerde ya da estetik açıdan daha iyi bir görünüm elde edilmek istendiğinde porselen diş kaplama tedavisine başvurulabilir.

Porselen diş kaplama tedavisi uygulanmasını gerektiren bazı durumlar şu şekilde sıralanabilir:

porselen diş kaplama

Porselen Diş Kaplama Çeşitleri Nelerdir?

Porselen diş kaplama çeşitleri 4 grup altında toplanır.

Porselen Laminate: Dişin yüzeyinden bir miktar aşındırma yapılır ve çok ince yaprak porselen dişe yapıştırılır. Metal barındırmaz, kırılmalara karşı dayanıklıdır.

Zirkonyum Kaplama: Doğada mevcut beyaz bir metal olan zirkonyum sağlamlığı ve estetik görünümüyle öne çıkar. Zirkonyum porselen kaplama ön ve arka dişlerde kullanılabilir.

Metal Destekli Kaplama: Yapım aşamasında, porselenin altına metal bırakılır. İhtiyaç duyulan dayanıklılığı diş dokusuna uyumlu olarak sağlar. Alt yapıdaki metal ışığı geçirmediği için diş etinde mat bir görünüm oluşabilir. Genellikle arka dişlere uygulanması tercih edilir.

Full Porselen Diş Kaplama: Diş üstüne uygulanan porselen diş kaplama çeşididir. Uygulama yapılacak dişin çevresi eşit ölçüde tıraşlanarak kaplama için hazırlanır. Seramik parçaların üzerine cam seramik eklenerek dayanıklılığı artırılır. Çarpık ve kırık dişlerde kullanılması tercih edilebilir.

Porselen Diş Kaplama Avantajları Nelerdir?

Porselen Diş Kaplama ile Zirkonyum Diş Arasındaki Fark Nedir?

Porselen kaplama yönteminde dayanıklılığın sağlanması için metal destekli kaplama yapılır. Dental seramik olarak adlandırılan maddenin kullanıldığı porselen diş kaplamada kullanılan metal köprü genellikle platin ya da altın olur. Bu metallere alaşım yapılması durumunda dayanıklılığı artırmak ve çelik dayanıklılığına erişmek mümkündür. Ancak, metaller dişler ve diş etleriyle tam olarak uyumlu olamadığı gibi ışık geçirgenliği bulunmaz. Buna bağlı olarak, doğal diş renginden uzak, donuk ve mat bir görünüm ortaya çıkabilir.

Porselen diş kaplama tedavisinde dişe sabitleme sağlamak için metallerin rengi karartılmakta olup dişin altına koyu bir madde yerleştirilmesi nedeniyle, zaman içinde diş etinin çevresinde mor bir renk oluşur. Hatta diş eti çekilmesi oluşması söz konusu olabilir.

Porselen diş kaplama diş etine tam olarak oturmadığı takdirde, diş ve kaplama arasındaki aralıklar gıda artıkları birikir. Ağız kokusu ve diş çürümeleri yaşanabilir. Estetik bir görünüm elde etmek isteyen hastalar için bu tür durumlarda porselen diş kaplama bir dezavantaja dönüşebilir.

Porselen diş kaplama, ışıl geçirgenliği olmadığından ön dişlerde yapay bir görünüme neden olabilir. Porselen diş kaplama tedavisinde kesme, inceltme ve törpüleme işlemleriyle doğal dişlere müdahale edilir. Fazla diş dokusu çıkarılarak kaba bir görünüm oluşması önlenebilir.

Zirkonyum diş kaplama tedavisinde metal desteksiz diş kaplama uygulanır. Işık geçirgen bir madde olan zirkonyum doğal bir görünüm sağlar. Zirkonyum kaplama dişlere ve diş etlerine zarar vermez. Kolay uyum sağlayan zirkonyum diş kaplama yapılırken, doğal dişlere müdahale minimum düzeydedir. Sıcak - soğuk geçirgenliği ve hassasiyet konusunda doğal dişlerden farksızdır. İnce ve şeffaf bir madde olmasına karşın, zirkonyum son derece sağlam bir yapıya sahiptir.

Porselen Diş Kaplama Sonrası Bakım Nasıl Yapılmalıdır?

Porselen diş kaplama tedavisinden sonraki en az 1 hafta boyunca, aşırı sıcak - aşırı soğuk yiyecekler ve içecekler ile sert ve dişe yapışabilecek yiyecekler tüketilmemelidir. Ağız hijyeninin doğru bir şekilde sağlanması, porselen diş kaplamaların uzun süre boyunca güvenli ve sağlıklı bir şekilde kullanılabilmesi açısından çok önemlidir. Bunu sağlamak için dişler aşındırıcı olmayan diş macunları ile düzenli olarak fırçalanmalıdır. Günde iki kez diş ipi kullanılmalı ve her diş fırçalamanın ardından ağız gargarası kullanmaya özen gösterilmelidir.

Porselen diş kaplamaların lekelenme riski son derece düşük olmakla birlikte, uzun ömürlü kullanım imkanı sağlamak için asitli yiyeceklerin ve içeceklerin tüketiminden kaçınılmalıdır. Ayrıca çay, kahve, sigara, vişne suyu, karamel, salça, kırmızı şarap ve dişlerde renklenmeye neden olabilecek diğer yiyecek ve içeceklerden uzak durulmalıdır.

Porselen diş kaplamaların zarar görmesine neden olabilecek darbelerden kaçınmak, sert yiyeceklerin tüketimi sırasında dikkatli olmak ve yiyecekleri ön dişlerle koparmamak dikkat edilmesi gereken diğer unsurlar arasında sıralanabilir. Porselen diş kaplama tedavisi olan kişiler, diş sıkma ya da gıcırdatma alışkanlığına sahipse geceleri koruyucu plak kullanmalıdır. Bu sayede, porselen diş kaplamaların uzun süre boyunca güvenli bir şekilde kullanılması mümkün olabilir.

Porselen Diş Kaplama Fiyatları

Porselen diş kaplama fiyatları hasta özelinde; uygulanacak olan tedavinin kapsamına, kaç dişe porselen kaplama yapılacağına, kullanılacak malzemenin kalitesine, farklı diş hekimliği prosedürlerine ihtiyaç duyulup duyulmamasına, kliniğin fiyat politikasına ve daha pek çok farklı etkene göre belirlenir. Bunların yanı sıra uygulamanın kaç seansta tamamlanacağı da porselen diş kaplama fiyatları belirlenirken göz önünde bulundurulan unsurlardan biridir.

Mikro Endodonti Nedir?

Dişin içerisindeki canlı dokunun enfekte ve/veya nekroz olması, kanal tedavisi uygulanmasını gerektirir. Dişi ağızda tutan dokular aslında dişin içindeki damar ve sinir paketi değil, sağlıklı diş eti ve çene kemiği dokuları olmaktadır. Bu nedenle, başarılı bir kanal tedavisi uygulaması sayesinde dişi ağızda uzun yıllar boyu tutmak mümkün olabilir. Diğer yandan gerek enfeksiyonu tedavi etmek ve çekim dolayısıyla oluşabilecek diğer tedavi ihtiyaçlarını önlemek noktasında, endodonti koruyucu diş hekimliğinin üstlendiği kritik rol göz ardı edilmemelidir.

Mikroskobik endodonti olarak da bilinen mikro endodonti, kök kanal tedavisinin mikroskop kullanılarak gerçekleştirildiği gelişmiş ve modern bir yöntemdir. Mikro endodonti, diş hekimliği alanında özel bir branş olan endodonti ile ilgilidir. Endodonti, dişlerin iç kısmında bulunan yumuşak doku olan pulpayı ve diş köklerini tedavi eden bir branştır. Mikro endodonti ise bu tedavi yöntemlerinin daha hassas ve detaylı bir şekilde uygulanmasını sağlayan bir yöntemdir.

Mikroendodonti, mikroskop kullanımını içeren bir yaklaşımı ifade eder. Endodontik işlemler sırasında dişlerin iç kısmında yer alan küçük kanalların daha iyi görülebilmesi ve tedavi edilebilmesi için mikroskoplar kullanılır. Bu yöntem, diş hekimlerine daha iyi bir görüş sağlar ve işlemlerin daha hassas bir şekilde gerçekleştirilmesine olanak tanır.

Mikroendodonti; pulpa tedavisi, kök kanal tedavisi, apikal rezeksiyon gibi endodontik prosedürlerin mikroskop altında yapılmasını içerir. Bu sayede daha başarılı sonuçlar elde edilir ve hasta konforu artar. Mikroendodonti, diş hekimliğinde teknolojik gelişmelerin kullanılmasıyla birlikte endodontik tedavilerin kalitesini artırmaya yönelik önemli bir ilerleme olarak kabul edilir.

mikro endodonti nasıl uygulanır

Mikro Endodonti Nasıl Uygulanır?

MMikroendodonti, dişlerin iç yapısında gerçekleştirilen tedavilerin, mikroskobik görüntüleme ve özel ekipmanlarla desteklenerek daha hassas ve etkili bir şekilde yapılmasını sağlayan bir endodonti alt dalıdır. Bu yenilikçi yaklaşım, diş hekimlerine daha net bir görüş sağlar ve tedavi sürecini iyileştirir. Böylece hasta konforunu ve tedavi başarısını artırmak mümkün olabilir.

Mikroendodonti uygulaması, geleneksel endodontik prosedürlere benzer bir şekilde gerçekleştirilir. Ancak, mikroskopik görüntüleme ve özel aletlerin kullanımıyla daha detaylı ve hassas bir şekilde yapılır. Mikroendodonti tedavisi, hasta muayenesi ve dijital görüntüleme teknikleri ile başlar. Diş hekimi, dişin iç yapısını detaylı bir şekilde inceleyerek sorunu teşhis eder.

İşlem başlamadan önce, diş hekimi hasta için uygun bir lokal anestezi uygular. Ardından, işlem bölgesini kuru tutmak ve mikroendodonti için uygun bir ortam sağlamak için diş etrafına bir kauçuk damakçık yerleştirilir.

Dişin üzerindeki çürük ya da hasarlı dokular temizlenir. Diş hekimi mikroendodonti mikroskopunu kullanarak dişin iç yapısına erişir. Daha sonra, pulpa alanındaki enfekte ya da hasarlı dokuların temizlenmesi işlemine başlanır.

Mikroendodonti mikroskopu altında, kök kanalları dikkatlice genişletilir ve şekillendirilir. Bir sonraki adım, özel endodontik dolgu malzemeleri ile kanalların doldurulmasıdır. Sızıntıyı önlemek için sızdırmaz bir bariyer oluşturulur. Kök kanal tedavisi tamamlandıktan sonra, dişin yapısını restore etmek için uygun bir dolgu ya da kaplama yapılır. Böylece, dişin fonksiyonu ve estetiği geri kazandırılabilir.

Mikroendodonti Tedavisi Ağrısız mıdır?

Kanal tedavisi, diş tabakasının içindeki hasarlı dokuların çıkarılması, temizlenmesi ve yeniden doldurulması işlemi olarak tanımlanabilir. Pulpa tabakası diş çürüğü nedeniyle hasar görebilir. Ağrılı dişlerde gözle görülür bir şey olmasa da, eğer kök ucunda lezyon bulunuyorsa kanal tedavisi yapılması gerekir. İyi bir kanal tedavisi diş sağlığının korunması açısından çok önemlidir.

MMikroendodonti tedavisi, diğer endodontik işlemler gibi genellikle minimal ağrı ya da rahatsızlıkla ilişkilendirilir. Ancak, her hasta farklıdır ve tedavinin karmaşıklığı, hastanın ağrı eşiği ve diğer faktörler nedeniyle deneyimler değişebilir.

Mikroendodonti, mikroskop altında daha hassas bir şekilde gerçekleştirilir. Bu aynı zamanda, diş hekimlerine tedavi süreçlerini daha doğru bir şekilde uygulama imkanı sağlar. Böylece, işlem sırasında daha az dokuya zarar verilir ve daha etkili bir tedavi yapılabilir. Ayrıca, mikroendodonti teknikleri ve modern anestezi yöntemleri, hastaların işlem sırasında rahat ve ağrısız bir deneyim yaşamasını sağlamak için tasarlanmıştır.

Mikro endodonti uygulaması önce diş hekimi, hangi adımların izleneceğini ve herhangi bir ağrıyı en aza indirmek için hangi önlemlerin alınacağını hastasına detaylı bir şekilde açıklar. Ayrıca, hasta işlem sırasında herhangi bir rahatsızlık hissettiği takdirde, bunu diş hekimine bildirmelidir. Bu sayede gerekli önlemler alınabilir. 

mikro endodonti

Mikroskop Altında Kök Kanal Tedavisi

Mikroskop altında kök kanal tedavisi, klasik kanal tedavisi yöntemine göre daha başarılı sonuçlar alınmasını sağlar. Çünkü çıplak gözle görülemeyen kökler ve pulpa tabanı, mikroskobik endodonti yöntemi sayesinde kolayca görülebilir. Mikroskobun büyütme özelliğinden faydalanılarak kök kanalları daha iyi doldurulur ve daha etkili tedaviler gerçekleştirilebilir.

Karmaşık diş anatomisi nedeniyle kanal tedavisinin gerçekleştirilmesinin çok zor olduğu birçok durum vardır. Mikroskoplar ise endodonti prosedürlerinde son derece faydalı araçlardır. Mikro endodonti, bu alandaki diş hekimliği prosedürlerinde daha fazla doğruluk, daha iyi görselleştirme, karmaşık vakaların tedavisi, daha iyi teşhis ve daha pek çok fayda sağlar. Ayrıca, çeşitli nedenlerle daha önce kanal tedavileri başarısız olmuş dişler için mükemmel bir tedavi seçeneği olarak kabul edilir.

Şiddetli diş çürümesi ya da diğer travmalar, bakterilerin dişin iç kısımlarına ulaşması için açık kapılar oluşturur. Dişteki sinirler ve kan damarları bakteriyel kontaminasyon nedeniyle hasar gördüğünde, çoğu durumda diş ağrılı hale gelir. Kök kanal işlemlerinin (endodontik tedaviler) amacı dişin içindeki kanallardan sinir ve kan damarlarından oluşan pulpa dokusunu çıkararak ağrılı dişi kurtarmaktır. Daha sonra kanallar temizlenir, şekillendirilir ve özel bir malzeme ile doldurulur. Genellikle bir kaplama ile diş restore edilir. Bazı durumlarda kök ucunun cerrahi olarak çıkarılması gerekir.

Çoğu dişte olduğu gibi, sinirleri ve kan damarlarını içeren bir kanal, dişin tepesinin ortasından kök boyunca ve çeneye doğru uzanır. Kökün ucuna yakın bir yerde ise çok sayıda küçük kanala ayrılır. Ağrıyı durdurmak, etkili ve uzun süreli bir sonuç sağlamak için kanalın bu küçük dalları tamamen temizlenip kapatılmalıdır. Bu küçük kanalların mikroskop altında görülmesi çok daha kolaydır.

Mikroskop Kullanımının Sağladığı Avantajlar Nelerdir?

Kök kanal tedavisi, dişlerin iç kısmında bulunan enfekte ya da hasarlı doku ve sinirlerin temizlenmesi ve doldurulması işlemidir. Bu tedavi, dişin kurtarılmasını sağlayarak ağrıyı ve diş kaybını önler. Geleneksel kök kanal tedavilerinde, diş hekimleri genellikle sadece çıplak gözle ya da x-ray görüntüleriyle çalışır. Son yıllarda gündeme gelen mikroskop kullanımı ise kök kanal tedavisi alanında önemli bir ilerleme sağlamıştır.

Sonuç itibarıyla, mikroskop kullanımı, kök kanal tedavisi alanında kaydedilmiş son derece önemli bir ilerlemedir. Daha detaylı görüntüleme, hassas işlem, mikrocerrahi imkanı ve yüksek başarı oranı gibi avantajlarıyla, mikroskop altında yapılan kök kanal tedavisi, diş hekimliğindeki standartların yükselmesini sağlar.

© 1992-2024 Tüm hakları saklıdır. MosDent, Özel Bahçelievler Mos Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi'nin ticari markasıdır. Kayıtlı adresimiz Bahçelievler Mahallesi Naci Kasım Sokak 2/3 Bahçelievler 34180 İstanbul - Türkiye
Son güncelleme: 19.10.2024 08.05

İnternet Sitesi: FocalHaus.com
Görüşmeye Başla
Görüşmeye Başla
Ara
magnifiercross