Randevu Alın
Ağızdaki mikroplar dişlere zarar veren asitler üreterek diş çürüğüne neden olabilir. Diş çürüğü tedavi edilmezse ağrı, enfeksiyon ve diş kaybı gibi durumlara yol açabilir. Dişlerin çürümesine neden olan en önemli etkenlerin başında bakteriler ve yiyecekler gelir. Dişlerde ve diş etlerinde bulunan plak, şeffaf ve yapışkan bir maddedir. Plaklarda, tüketilen gıdalardaki şekerle beslenen bakteriler bulunur. Bakterilerin beslenme sırasında ürettiği asitler, yemekten bir süre sonra dişlere saldırmaya başlar. Zaman içerisinde asitler dişleri tahrip eder ve diş çürümesi oluşur.
Kötü bir şekilde çürümüş ya da enfekte olmuş bir dişi onarmak ve kurtarmak amacıyla kanal tedavisinden faydalanılabilir. Kanal tedavisi sırasında, dişin içindeki ölü ya da ölmekte olan sinir dokusu ve bakteriler çıkarılarak diş kurtarılmaya çalışılır.
Her dişteki diş minesinin altında “pulpa” olarak adlandırılan bir yumuşak doku alanı vardır. Pulpa dişin sinirlerini, damarlarını ve atardamarlarını taşır. Üst pulpa odasından kök ucuna doğru dallanan çok küçük, ince geçitler ise pulpa olarak adlandırılır.
Dişin içindeki pulpa zaman zaman hastalık ya da bakteriler gibi nedenlere bağlı olarak enfekte olur ya da dişteki travmatik yaralanma sonucu hasar görür. Enfekte olan ya da tedavi edilmeyen kök kanalı nedeniyle ağızdaki bakteriler kan dolaşımına girebilir ve vücudun diğer bölgelerinde enfeksiyonlara neden olabilir. Kanal tedavisi sayesinde vücudun diğer bölgelerinde potansiyel olarak zararlı enfeksiyonlar önlenebilir ve çoğu zaman hasarlı dişin kurtarılması mümkün olabilir.
Kanal tedavisi dişin kök ucunu ya da sinirini, pulpa odası, pulpa ve kanal adı verilen yapılar üzerinde etkilidir. Sinirlerin herhangi bir travması ya da enfeksiyon dolayısıyla gerek duyulabilen kanal tedavisine başvurulmasına neden olan bazı durumlar aşağıda sıralanmıştır:
Kanal tedavisi öncesinde topikal bir maddeyle hastanın diş etleri uyuşturulur. Diş etlerini, dili ve cildi tamamen uyuşturmak için tedavi bölgesinin yakınına lokal anestezi enjekte edilir.
Etkilenen dişin çevresindeki dişleri komşu dişlerden izole etmek ve hastanın işlem sırasında oluşan artıkları yutmasını önlemek için dişin çevresine diş bendi yerleştirilir. Dişin üst kısmında küçük bir delik açılır. Bu sayede pulpa odası, pulpa ve kök kanallarına ulaşılması hedeflenir.
Pulpa çıkarılarak pulpa odası temizlenir. Kanallar artıklardan ve dokulardan arındırıldıktan sonra genellikle antibiyotik ilaçlar ve diş eti çizgisine kadar geçici dolgu malzemeleri kullanılarak doldurulur. Gerekli durumlarda kanalın birkaç gün açık bırakılıp boşaltılması söz konusu olabilir. Bazı durumlarda ise kanalın hemen son kanal dolgusuyla doldurulması tercih edilebilir.
Kanallar kaçıcı olarak kapatılmasıysa, geçici dolgu yerinden çıkarılarak olası bir kontaminasyonun önlenmesi için pulpa odasıyla kanallar kauçuğa benzer bir malzemeyle doldurulur. Dişin hala zayıf olması halinse, kanal dolgusunun üzerinen metal bir post yerleştirilerek diş güçlendirilebilir.
Doldurma ve alanın kalıcı olarak kapatılmasından sonra dişin ölçüsü alınır. Bu ölçü etkilenen dişin üzerine yerleştirmek için yapay bir taç yapmak üzere kullanılır. Bazı vakalarda kalıcı taç yapılana dek dişin üzerine geçici bir taç yerleştirilmesi tercih edilebilir.
Kanal tedavisinin ağrıyan ya da çürüyen her dişe uygulanması söz konusu değildir. Bakteri kaynaklı ve hafif ağrıya neden olan ya da hiç ağrı yapmayan çürüklerin dolguyla tedavi edilmesi mümkündür. Diş bu aşamada tedavi edilmediği takdirde, bakteriler dişin özüne ilerler ve iltihaplanma olur. Bu durumda kanal tedavisine ihtiyaç duyulabilir.
Kanal tedavisi uygulanmasını gerektiren bazı durumlar aşağıda sıralanmıştır:
Bunların yanı sıra kanal tedavisini gerektiren bazı durumlar şu şekildedir:
Dişin ne derece hasarlı olduğuna bağlı olarak değişiklik gösterebilmekle birlikte ortalama bir kök kanal tedavisi 30 ila 60 dakika sürebilir. Enfeksiyonun yayıldığı vakalarda, enfekte bölgesinin çıkarılması ve diş yapısının mümkün olduğunca korunması için daha fazla çalışılması gerektiğinden tedavisi süresi 90 dakikayı bulabilir. Hatta bazı durumlarda tedavi birden fazla seansta tamamlanabilir.
Tedavi öncesi hastanın şikayetleri dinlenir, hasta muayene edilir ve gerekli durumlarda görüntüleme yöntemlerine başvurulur. Bu sayede dişin iç yapısı ve kök kanalları incelenerek dişin iç kısmındaki olası enfeksiyonlar ve hasarlar belirlenebilir. Enfekte ya da hasar görmüş pulpa dokusu varsa kanal tedavisi planlanır.
Kanal tedavisi, dişin iç kısmında bulunan enfekte ya da hasar görmüş doku temizlendikten ve tedavi edildikten sonra, dişin korunması için uygulanan bir tedavi yöntemidir. Genellikle bir ya da birden fazla seansta tamamlanır.
Kanal tedavisinden sonra erken dönemde bir miktar ağrı ya da uyuşukluk hissedilebilir. Kanal tedavisi uygulanan diş canlılığını yitirdiğinden kırılma riski artacaktır. Bu nedenle, iyileşme sürecinde çok sert besinler tüketmemek ve tam iyileşme olana dek dişi kullanmamak önemlidir.
Kanal tedavisinden sonra en az iki saat herhangi bir şey yenilmemeli ve içilmemelidir. Sonrasında ise çok sıcak ve soğuk yiyecek ve içecek tüketiminden uzak durulmalıdır. Normal şartlar altında kök kanal tedavisi dişteki enfeksiyonu giderdiğinden, tedaviden sonra antibiyotik kullanılması gerekmez. Ancak, dişte aşırı hassasiyet ya da ileri derecede enfeksiyon varsa, antibiyotik kullanılması söz konusu olabilir.
Kanal tedavisinden sonraki süreçte ağız ve diş bakımı eksiksiz bir şekilde uygulanmalı, rutin diş hekimi muayeneleri aksatılmamalıdır. İyileşme süreci çeşitli etkenlere bağlı olarak kişi özelinde değişebilmekle birlikte, hızlı ve sağlıklı bir iyileşme süreci yaşamak için diş hekiminin önerileri uygulanmalıdır.
Kanal tedavisi öncesi ağrı ya da enfeksiyon olan vakalarda, tedaviden sonraki birkaç gün boyunca diş hassasiyeti hissedilebilir. Bu durumda diş hekiminin reçete ettiği ağrı kesicilerin kullanılması fayda sağlayabilir.
Kanal tedavisi fiyatları; tedavinin uygulanacağı dişin durumu, küçük azı, büyük azı ya da kesici diş olmasına yani dişin yapısına, dişteki enfeksiyonun derecesine, daha önce bir kanal tedavisi görüp görmediğine, tedavinin uygulandığı kliniğin fiyat politikasına ve daha pek çok farklı unsura bağlı olarak değişebilir.
Invisalign tedavisi, metal diş tellerine köklü bir alternatif olarak öne çıkan ve son yıllarda sıklıkla tercih edilen bir ortodontik tedavidir. Hasta özelinde planlanan invisalign tedavisi, dişleri doğru hizaya geri dönmeye teşvik eden ve hizalayıcı olarak bilinen şeffaf plaklar kullanılarak uygulanır.
Invisalign tedavisi, “telsiz ortodontik tedavi” ya da “şeffaf plak tedavisi” olarak da adlandırılır. Son yıllarda giderek yaygınlaşan invisalign tedavisi sayesinde, dişlerin olması gereken pozisyona getirilir. Böylece hem sağlık açısından hem estetik açıdan son derece faydalı sonuçlara ulaşılır.
Şeffaf plaklar ilk takıldığıdan dişlerde ağrı ya da sıkışma hissi yaşanabilir. Bu son derece doğaldır. Şeffaf plaklar takılırken, ön dişlere doğru yavaşça ittirilir. Parmaklarla eşit miktarda güç uygulanarak şeffaf plak bastırılır, sağ ve sol azı dişlerine doğru yerleşmesi sağlanır. Şeffaf plak çıkarılırken sağ ya da sol azı dişinden başlanır, şeffaf plak diğer azı dişine doğru parmak ucuyla dişlerden çıkarılır. Şeffaf plakların herhangi bir zarar görmemesi için keskin nesneler kullanarak çıkarmaya çalışılmamalıdır.
Invisalign tedavisi tamamlandıktan sonra, hasta özelinde uygulanan tedaviye göre 1 ya da 2 ay süreyle pekiştirme plağı kullanılması gerekebilir. Pekiştirme plaklarının yapısı, tedavi sürecinde kullanılan plaklara göre daha serttir. Dişlerin yeni yerine alışmasını sağlamak için pekiştirme plağı kullanılması fayda sağlayabilir. Ayrıca, tedaviden sonra geri dönme riskini ortadan kaldırmak için “retainer” adı verilen görünmez tellerin dişlerin arkasına takılması söz konusu olabilir.
Dişlerindeki çapraşıklıklar ve düzensizlikler nedeniyle estetikten uzak bir görünüme sahip olan kişiler bu durumdan hoşnutsuz olabilir, hatta öz güven sorunları yaşayabilir. Bunun sonucunda gülümsemekten kaçınabilir, gülerken ya da konuşurken kendini ağzını kapamak zorunda hissedebilir.
Dişlerindeki çapraşıklıklar ve düzensizliklerden rahatsız olan kişiler için invisalign tedavisi etkili ve konforlu bir çözümdür. Kişi özelinde planlanan ve uygulanan invisalign tedavisi sayesinde kişinin estetik açıdan çok daha iyi görünen dişlere sahip olması sağlanabilir. Böylece kişinin öz güvenini geri kazanması, iş hayatının ve sosyal hayatının bu durumdan olumlu yönde etkilenmesi mümkün olabilir.
Invisalign tedavisi süresi hasta özelinde diş yapısına bağlı olarak değişebilir. Hafif vakalarda genellikle 9 ila 15 ay arası değişen sürelerde sonuç alınabilir. Bunu sağlamak için hastaların şeffaf plaklarını her gün ortalama 20 ila 22 saat süreyle takması gerekir. Kalan sürede ise şeffaf plaklar yalnızca yemek yerken ya da diş fırçalarken çıkarılmalıdır.
Invisalign tedavisi, diş hekimi ve hasta iş birliğini gerektiren bir süreçtir. Bu nedenle, tedavinin başarısı, hastanın şeffaf plaklarını düzenli olarak kullanmasıyla doğrudan ilintilidir. Hasta şeffaf plaklarını diş hekiminin belirttiği süre boyunca düzenli olarak kullanmadığı takdirde, dişlerin doğru şekilde dizilmesi için ihtiyaç duyulan süre uzar. Çünkü, diş hekiminin planladığı tedaviye uyulmaması, tedavisinin planlanan şekilde ilerlemesini engelleyebilir.
Şeffaf plak tedavisi çocuklara, gençlere ve erişkinlere uygulanabilen bir yöntemdir. Ancak, tüm tedaviler gibi şeffaf plak tedavisine uygunluk kararı da, yapılan değerlendirmelerin ardından hasta özelinde verilir.
Şeffaf plak tedavisi, dişlerindeki çapraşıklıkların ve düzensizliklerin giderilmesini, bu sayede daha düzgün görünümlü dişlere sahip olmayı isteyen, ancak geleneksel ortodotik tedavileri tercih etmeyen kişiler için ideal bir çözümdür. Ancak, hastanın dişlerindeki çapraşıklıkların invisalign tedavisi ile düzeltilebilecek olması gerekir.
Invisalign tedavisinin uygulanabileceği bazı durumlar aşağıda sıralanmıştır:
Son derece sık uygulanan diş hekimliği prosedürlerinden biri olan estetik dolgu; dişlerin doğal dokularının korunmasını sağlar. Kompozit dolgu maddeleri kullanılarak gerçekleştirilen bir prosedürdür. Diş rengini değiştirmek ya da restore etmek, aynı zamanda çeşitli nedenlere bağlı olarak yıpranmış, aşınmış, yontulmuş ya da çürük nedeniyle ileri düzeyde zarar görmüş dişlerle dişler arasındaki boşlukların (Diastema) tedavisi için güvenli bir çözümdür.
Estetik dolgu tedavisi, günümüzde etkileyici bir gülümsemeye sahip olmayı sağlayan en hızlı ve en az invaziv prosedür olarak kabul edilir. Kompozit dolgu malzemeleri nanoteknolojilere göre oluşturulmuştur ve dişin sert dokularının doğal özelliklerine çok yakındır. Bu nedenle, dişlerin doğrudan restore edilmesi için tercih edilebilir.
Daha önce endodontik tedavi uygulanmayan dişler genellikle canlı kalır. Estetik dolgu uygulaması sayesinde; dişlerin boyutu, şekli ve rengi eski haline getirilebilir. Ayrıca dişin gelecekteki olası hasarlardan korunması noktasında da estetik dolgunun katkısı göz ardı edilmemelidir.
Estetik dolgu, hastanın doğal diş rengiyle uyum sağlayan uzun süreli fonksiyonel bir dolgudur. Günümüz diş hekimliğindeki gelişmeler sonucu metal kullanımı azalmış, yerini porselen ve plastik alaşımlara bırakmıştır. Diş rengiyle tam olarak örtüşen bu malzemeler, geleneksel amalgam dolguların yerini mükemmel bir şekilde almıştır.
Estetik dolgu prosedürü, sağlıklı diş kaybını içermediğinden estetik ve fonksiyonel açıdan mükemmel bir çözümdür. Tamamen canlı bir dişin içine yerleştirilebilen estetik dolgu, bölgede yeni diş çürüğü oluşmasını önleyebilir.
Estetik dolgu tedavisinde seramik ya da kompozit malzemeler kullanılabilir. Çeşitli nedenlere bağlı olarak rengi değişmiş, kırılmış, çatlamış, hassas ya da ağrılı dişler gibi çeşitli problemlere yönelik olarak uygulanan minimal invaziv bir prosedür olan estetik dolgu; hızlı, dayanıklı ve estetik bir çözüm için sıklıkla tercih edilir.
Estetik dolgu tedavisi lokal anestezi altında uygulanır. Hasta bu nedenle işlem sırasında acı ya da ağrı hissetmez. Öncelikle tedavi edilecek dişin bütünlüğü kontrol edilir. Anestezi uygulanır ve etki etmesi beklenir. Dişte çürük varsa ilk olarak özel aletler yardımıyla çürük kısımlar çıkarılır. Alan tamamen temizlendikten sonra hastanın doğal diş rengiyle uyumlu bir renk seçilir. Diş minesini istenen forma sokmak için özel bir madde uygulanır.
Prosedürün en önemli adımı, dolguyu yerleştirmek için gereken alanı genişletmek ve şekillendirilmiş yüzeyleri birleştirerek dolguyu sağlıklı diş dokularına sabitlemektir. Bir sonraki adımda, kürleme ışığı yardımıyla dolgu maddesi sertleştirilir. Dolgu maddesi katman katman yerleştirilirken her adımda bu işlem tekrarlanır. Dişin anatomik şekli ve oluklar oluşturulur. Daha sonra ısırma testi yapılarak dolgu yüksekliği değerlendirilir.
Travma, yetersiz dolgu ya da farklı nedenlere bağlı olarak dişlerinde aşınma, kırık ve çürük bulunan kişiler estetik dolgu tedavisi için aday olarak kabul edilir. Ayrıca dişler arasındaki boşlukları doldurmak, dişlerin rengini ve şeklini değiştirmek için de estetik dolgu prosedüründen faydalanılabilir.
Yeterli ağız hijyeninin sağlanmaması ya da çeşitli nedenlere bağlı olarak zaman içinde dişlerde ortaya çıkan çürüklerin, aşınmaların ve kırıkların giderilmesi noktasında estetik dolgu prosedürü gündeme gelebilir. Estetik dolgu tedavisi sayesinde çürüyen ya da kırılan dişlere eski formunu kazandırmak mümkün olabilir.
Aynı zamanda profesyonel diş beyazlatma uygulamalarına yanıt vermeyen kalıcı renk bozukluklarını gidermek, çürüyen ya da herhangi bir nedenle kırılan dişleri onarmak, dişler arasındaki boşlukları kapatmak ve dişlerin boyunu uzatmak için estetik dolgu tedavisinden faydalanılabilir. Estetik dolgu, hastanın dişlerinin kendi rengine göre ayarlanabildiği için doğal diş minesi ile uyumlu ve doğal bir görünüm sağlar. Estetik dolgunun diğer bir avantajı ise gerek dişlerde gerek diş etlerinde herhangi bir zarara neden olmayan, etkili ve güvenilir bir diş hekimliği prosedürü olmasıdır.
Estetik dolgu tedavisinde kompozit dolgu ya da seramik dolgu kullanılabilir.
Kompozit dolgu, en yaygın kullanılan dolgu türlerinden biridir. Diş rengine uyacak şekilde özelleştirilebilir. Kompozit dolgu, toz cam dolgu maddesiyle güçlendirilmiş akrilik reçine karışımıdır. Dişleri onarmak ya da eski hallerini geri kazandırmak için uygulanabilen kompozit dolgu son derece dayanıklı ve kırılmaya dirençlidir. Kompozit dolgu estetik açıdan son derece başarılı sonuçlar sağlamasının yanı sıra diş yapısına mikro-mekanik olarak bağlanır ve daha fazla destek verir. Metal içermemesi sayesinde metal alerjisi olan hastalar için işlevsel bir çözümdür.
Metalin yerleştirilmesi için daha fazla diş yapısı çıkarılması gerekir. Kompozit dolgularda böyle bir durum söz konusu olmadığından, doğal diş yapısının korunması mümkün olabilir. Kompozit reçine zaman içerisinde aşınmaz ve dişlerin renginde değişiklikler olmaz. Kompozit dolgular, diş boşlukları için dolgu malzemesi görevini üstlenebilir. Ayrıca dişler arasındaki boşlukları doldurmak, aşınmış diş minesini eski haline getirmek, yontulmuş ya da çatlamış dişleri düzeltmek ve doğal diş yapısını oluşturmak amacıyla kullanılabilir.
Malzemesi genellikle porselenden üretilen seramik dolgu, lekelenmeye karşı kompozit reçine dolgu malzemesine göre daha dayanıklıdır. Dişlere yapışınca iyi bir sızdırmazlık sağladığı gibi dişin kaybettiği gücü de geri kazandırır. Doğal diş minesine benzerlikleri nedeniyle doğal dişlerden kolay kolay ayırt edilemez.
Seramik dolgu yüksek dayanıklılığa sahip olduğu için metal amalgama göre daha uzun süre dayanır. Toksik içermemesi nedeniyle seramik dolgularda genişlemez, büzülme ve sızıntı gibi istenmeyen durumlar yaşanmaz.
Estetik dolgu tedavisi genellikle tek seansta tamamlanır. Tedavi edilmesi gereken diş sayısına ve sorunun büyüklüğüne göre işlem süresi hasta özelinde değişiklik gösterebilir. Bununla birlikte estetik dolgu, genellikle 30 dakika ila 1 saat arasında sürer.
Estetik dolgu tedavisinin tercih edildiği bazı durumlar aşağıda sıralanmıştır:
Rutin ağız ve diş bakımı eksiksiz bir şekilde uygulandığı ve diş hekimi muayeneleri aksatılmadığı takdirde estetik dolgularda deformasyon oluşmaz, sızdırma ya da aralanma gibi sorunlar oluşmaz. Rutin diş hekimi muayenesi sırasında, estetik dolgularla ilgili gereken bakım süreçleri uygulanır. Bu sayede estetik dolguların daha uzun ömürlü olması sağlanabilir.
Estetik dolgunun ömrü, her hasta özelinde ağız ve diş bakımına ne kadar özen gösterildiğine bağlı olarak değişebilir. Aynı zamanda estetik dolgu tedavisinde kullanılan malzemenin kalitesi, uygulamayı gerçekleştiren diş hekiminin uzmanlığı ve deneyimi de estetik dolgunun ömrünü etkileyen faktörler arasında yer alır.
Bunların yanı sıra estetik dolgunun konumu ve ne kadar büyük olduğu, dolgunun ömrüyle ilişkili unsurlar olarak kabul edilir. Yukarıda değindiğimiz noktalara gereken özenin gösterilmesi halinde estetik dolguların ömrü 5 ila 7 yıl arasında değişebilir.
Estetik dolgu fiyatları hasta özelinde tedavi edilecek diş sayısına, dolgu dışında farklı diş hekimliği prosedürlerine ihtiyaç duyulup duyulmadığına, kullanılan malzemenin kalitesine, tedavi edilecek dişin konumuna, dişin mevcut durumuna, tedavinin uygulanacağı kliniğin fiyat politikasına ve benzer etkenlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir.
Erişkinlerde diş kayıplarının yaklaşık %70’i diş etleriyle ilgili sorunlardan kaynaklanır. Periodontoloji, dişlerin çevre dokularıyla ilgilenen bilim dalıdır. Bu dokularda çeşitli nedenlerle meydana gelen iltihabi hastalıklar ise periodontal hastalıklar ya da diş eti hastalıkları olarak adlandırılır.
Diş etlerinin iltihaplanması ve zarar görmesiyle karakterize bir sağlık sorunu olan diş eti hastalıkları son derece yaygındır. Genellikle plak ve tartar birikiminin neden olduğu bakteriyel enfeksiyonlardan kaynaklanan diş eti hastalıkları tedavi edilmediği takdirde; ağız kokusu, dişlerde kanama, sallanma hatta diş kaybına neden olabilir. Diş eti hastalığı genellikle ağrısız bir şekilde ilerlediğinden çoğu hastada ilerleyen aşamalarda fark edilir.
Diş eti, çene kemiği ve dişlerle çene kemiğini birleştiren periodontal lifler dişlerin çevresindeki dokulardır. Perdiodontal hastalıkların tipleri, çevre dokulardan hangisinin enfeksiyondan etkilendiğine bağlı olarak tanımlanır. En sık görülen diş eti hastalıkları; gingivitis, kronik periodontitis, agresif periodontitis, sistemik hastalıkların belirtisi olarak periodontitis, nekrotizan periodontal hastalıklar, endodontik lezyonlarla ilişkili periodontitis ve periodonsiyum abseleri olarak sıralanabilir.
Gingivitis, diş etinin enfeksiyondan etkilendiği durumdur. Diş etleri kızarık ve şiş görünebilir, kanama ve ağız kokusu olabilir. Gingivitis tedavi edilmezse enfeksiyon ilerleyip periodontitis gelişimine yol açabilir.
Diş etinin yanı sıra periodontal liflerin ve çene kemiğinin de enfeksiyondan etkilenmesi durumu, periodontitis olarak adlandırılır. Diş ve diş eti arasında “periodontal boşluk” olarak adlandırılan bir boşluk oluşur ve bakteriler bu boşluğa kolayca yerleşebilir. Periodontal cep varlığı, enfeksiyonun yerleşmesine ve hastalığın kolayca ilerlemesine neden olur. Hastalık ilerledikçe doku kayıpları meydana gelir ve dişler sallanmaya başlar. Bunun sonucunda dişlerin çekilmesi gerekliliği doğabilir.
Diş eti hastalıkları diş çevresindeki dokuları etkileyen enfeksiyon hastalıklarıdır. Dişlerinde hiç çürük olmayan kişiler dahi diş eti hastalığı nedeniyle diş kaybı yaşayabilir. Diş eti hastalıkları her yaş grubunda görülebilir. Ancak genellikle ağrısız seyrettiğinden belirtileri geç fark edilir ve diş hekimine başvurmakta geç kalınabilir. Bu nedenle, rutin diş hekimi muayenelerinin aksatılmaması diş eti hastalıklarının önlenmesi ve erken teşhisi noktasında fayda sağlayabilir.
Diş eti hastalıklarının en sık görülen belirtileri aşağıda sıralanmıştır:
Diş eti hastalıkları erken dönemde genellikle cerrahi olmayan yaklaşımlar ile tedavi edilebilir. Başlangıç düzeyinde periodontal tedavisi kapsamında, diş ve kök yüzey temizliği yapılır. Hasta ağız hijyenini nasıl sağlayacağı konusunda bilgilendirilir. Oklüzyon kontrol edilir. Diş etlerindeki iltihabı azaltmak ya da ortadan kaldırmak ve diş eti iltihabına neden olan mikroorganizmaları uzaklaştırmak için yemek artıklarının ve mikroorganizmaların birikmesini kolaylaştıran çürüklerle yirmi yaş dişleri gibi retansiyon alanları kaldırılır. Tedavi sürecinin ardından, diş eti yeniden dişe adapte olup büzülür ve doku cebi ortadan kaldırılmış olur.
Daha ileri vakalarda ise cerrahi prosedür uygulanması gerekir. Dişleri çevreleyen periodontal ceplerdeki diş taşları temizlenir. Böylece düzgün bir kök yüzeyi ve hastanın daha kolay temizleyebileceği bir diş eti formu elde edilir. Cerrahi girişimler subgingival küretaj, gingivektomi ve gingivoplasti ile flep operasyonu şeklinde gerçekleştirilebilir.
Diş eti hastalıkları pek çok farklı nedenden kaynaklanabilir. Bunlar arasında ilk sırada mikrobiyal dental plak gelir. Ağız hijyeninin yeterince sağlanamaması durumunda, temizlenemeyen gıda artıkları ve tükürükten gelen bakteriler birleşerek yapışkan bir tabaka oluşturur. Mikrobiyal dental plak diş çevresindeki dokularda yıkım oluşturarak diş eti hastalıklarına neden olabilir.
Hamilelik, menopoz, ergenlik ve adet dönemi gibi süreçlerde yaşanan hormonal değişiklikler, diş eti hücrelerinin yapısını bozarak diş eti iltihabına neden olabilir. Stres, bağışıklık sistemini zayıflatarak diş etlerinin enfeksiyonlara karşı direncini azaltabilir. Yetersiz beslenmek, diş eti sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Ayrıca sigara kullanımı ve diyabet gibi sistematik hastalıklar da diş eti hastalıklarının nedenleri arasında sıralanabilir.
Diş eti hastalıklarına neden olan en önemli etken bakteri plağı oluşumudur. Bunun yanı sıra alkol, sigara ve diğer tütün mamullerinin tüketilmesi, kullanılan bazı ilaçların yan etkileri, yetersiz beslenme ve stres gibi durumlarda diş ve diş eti hastalıkları oluşmasına neden olabilir. Bu sebepleri ortadan kaldırmak, diş ve diş eti hastalıklarını önlemek için atılması gereken ilk adımdır.
Sigara: İnsan vücudu açısından bilinen tüm zararlarının yanı sıra sigara, ağız ve diş sağlığı açısından da son derece zararlı bir alışkanlıktır. Sigara kullanımı ağız ve diş sağlığı hastalıklarını, diğer bir deyişle periodontal hastalıkları tetikler. Sigaranın ısısı nedeniyle, ağız içinde oluşan iltihabın kimi zaman gizlenmesi de söz konusu olabilir. Bu durumda, sigara iltihabın saklanması için uygun şartları sağlamış olur. Bu tür durumlarda, herhangi bir belirti vermediği sürece iltihap fark edilemez.
Hamilelik ve ergenlik: Vücuttaki hemen hemen tüm hormonlarda değişikliğin yaşandığı hamilelik ve ergenlik gibi dönemler, ağız ve diş bölgesini de etkiler. Özellikle bu dönemlerde, plak oluşumunu önlemek için ağız ve diş bakım rutini eksiksiz bir şekilde uygulanmalı, dişler düzenli olarak fırçalanmalı ve diş ipi kullanılmalıdır.
Vücudun genel sağlık durumunu ilgilendiren hastalıklar: Diyabet, lösemi ve AIDS gibi vücudun savunma sistemini hedef alan hastalıklar nedeniyle diş etlerinin sağlığı bozulabilir. Bu tür sağlık sorunları yaşayan kişiler, enfeksiyon gelişimine çok açıktır. Ayrıca, diş etlerinde oluşan enfeksiyon şiddetli ağrılara neden olur. Kontrol altına alınması da son derece zordur.
Kullanılan çeşitli ilaçlar: Anti-depresan ve tansiyon ilaçları gibi bazı ilaçlar ağız içi dokularının olumsuz etkilenmesine neden olabilir. Bu tür durumlarda, diş etleri de olumsuz etkilerle karşı karşıya kalabilir.
Stres: Vücudumuzun hemen hemen tüm bölgelerinde çeşitli hasarlar bırakan stres, ağız ve diş sağlığı üzerinde de olumsuz etkilere neden olabilir. Ayrıca, enfeksiyonla mücadele süreci stres nedeniyle zoralaşabilir.
Yetersiz beslenme: Bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olan yetersiz beslenme sonucu, vücut enfeksiyonlara açık bir hale gelebilir ve enfeksiyonlarla mücadele ederken zorlanabilir. Ağız ve diş sağlığı hastalıkları son derece ciddi enfeksiyonlar olduğundan, yetersiz beslenmeye devam edilmesi durumunda diş eti iltihapları şiddetlenebilir. İleri seviyelerde diş kaybı yaşanması gibi istenmeyen durumlar söz konusu olabilir.
Diş eti hastalıkları fark edilmezse ya da tedavisi ihmal edilirse çok ciddi sonuçlarla karşı karşıya kalınabilir. Diş eti hastalıkları ilk aşamada genellikle hafif semptomlarla başlar, zaman içerisinde daha ciddi sorunlar ortaya çıkabilir. Diş eti hastalıkları fark edilmez ya da tedavi edilmezse karşılaşılabilecek sonuçlar şu şekilde sıralanabilir:
Diş eti hastalıkları ve genel sağlık arasında güçlü bir ilişki vardır. Bu nedenle, ağız ve diş sağlığı genel sağlık durumunu doğrudan etkiler. Yapılan araştırmalara göre, diş eti hastalıkları vücuttaki iltihaplanmayı, buna bağlı olarak kalp hastalığı riskini artırabilir. Ayrıca diyabet diş eti hastalıklarının gelişimini kolaylaştırabilir, ağız sağlığının kötü olması da diyabetin kontrolünü zorlaştırabilir. Diş eti hastalıkları ağızda artan bakteri miktarıyla ilişkili olup solunum yolu enfeksiyonu riskinin artmasına neden olabilir.
Bleaching olarak da adlandırılan diş beyazlatma, çeşitli nedenlere bağlı olarak dişin mine ve dentin tabakasında ortaya çıkan renklenmeleri ve lekelenmeleri giderip diş rengini ağartmak amacıyla uygulanan bir estetik diş hekimliği prosedürüdür. Dişlerin doğal renginde ortaya çıkan renklenmeleri gidermek için diş taşı temizliği ve polisaj işleminden faydalanmak mümkündür. Ancak tüm lekelenmeler ve renklenmeler, bu işlemler sayesinde giderilemez. Bu tür durumlarda etkili bir çözüm olarak diş beyazlatma devreye girer.
Diş beyazlatma farklı yöntemler kullanılarak yapılabilir. Hangi yöntemin tercih edileceği hasta özelinde ihtiyaçlara, elde edilmek istenen sonuca ve diğer faktörlere bağlı olarak belirlenir.
“Office Bleaching” olarak da adlandırılan yöntem, diş hekimi tarafından klinik ortamında uygulanır. Hızlı ve etkili sonuçlar sağlar. Genellikle her biri 15 dakikalık 2 ya da 3 seansta tamamlanır. Ancak, uygulamanın kaç seansta tamamlanacağı hasta özelinde değişebilir.
Ofis tipi diş beyazlatmanın ilk adımı, diş taşı temizliğidir. Daha sonra elde edilmek istenen diş rengi, hastanın mevcut diş renginin değerlendirilmesi yoluyla belirlenir. Uygulamada yüksek beyazlatma etkisine sahip diş beyazlatma jelleri kullanılmakta olup ağız içi yumuşak dokuların zarar görmemesi için uygulama öncesinde diş etlerine koruyucu bariyer uygulanır.
Diş beyazlatma jeli dişlere uygulanır, aktive edilmesi için lazer ya da farklı ışık kaynakları kullanılır. Belirli bir süre bekledikten sonra dişte ne kadar beyazlama olduğu kontrol edilir. Elde edilen sonuç yeterli gelmezse, seanslara devam edilir.
“Home Bleaching” yani ev tipi diş beyazlatma yöntemi, hasta özelinde diş hekimi tarafından planlanır. Ancak, hasta tarafından ev ortamında uygulanır. Hastanın alt ve üst çene ölçüleri alınarak diş beyazlatma plakları hazırlanır. En etkili sonucu sağlayacak diş beyazlatma jeli ve diş beyazlatma plakları hastaya verilerek uygulamanın nasıl yapılacağı anlatılır.
Ev tipi diş beyazlatma tedavisinin başarılı olması için hasta, diş hekiminin belirlemiş olduğu tedaviyi düzenli ve eksiksiz bir şekilde uygulamalıdır. Uygulama süresi ve kullanılacak olan diş beyazlatma jeli dozu konusunda dikkatli olunmalıdır.
Ev tipi diş beyazlatma tedavisinde hasta, diş hekiminin verdiği diş beyazlatma jelini diş beyazlatma kalıplarının içerisine koyar ve kalıpları dişlerine takar. Daha pratik olduğundan diş beyazlatma kalıplarının genellikle geceleri takılması tercih edilir. Daha hızlı sonuç elde etmek için diş beyazlatma jelinin önerilen dozdan fazla kullanılmamasına özen gösterilmelidir.
Ofis tipi ve ev tipi diş beyazlatma yöntemlerinin bir arada uygulanması, kombine diş beyazlatma olarak adlandırılır. Ofis tipi diş beyazlatma yöntemi uygulanarak elde edilen sonuçları pekiştirmek ve bu sonuçların daha uzun süre kalıcı olmasını sağlamak için süreci ev tipi diş beyazlatma yöntemiyle desteklemek tercih edilebilir. Genellikle ileri derecede renklenme sorunu yaşayan hastalarda kombine diş beyazlatma yönteminin uygulanması gündeme gelebilir.
Dişlerde renklenmeye neden olan faktörlerden biri de, travma ya da kanal tedavisi uygulaması sonucu dişin içindeki canlı dokunun ölmesidir. Renklenme tek dişte oluştuğunda, tek diş beyazlatma prosedürüne başvurulur.
Çoğunlukla kanal tedavisi uygulanan ve bu nedenle renk değişikliği meydana gelen dişlerde tercih edilen tek diş beyazlatma yöntemi kapsamında, dişin içindeki dolgu çıkarılır. Açılan boşluğa diş beyazlatma jeli yerleştirilir. Geçici dolgu ile diş kapatılır. Diş renginde istenen beyazlama elde edilene dek bu işleme devam edilir.
Tek diş beyazlatma tedavisiyle elde edilen sonuçların kalıcılık süresi, dişlerde renklenmeye neden olabilecek yiyecek ve içeceklerin tüketilmesi sıklığına, sigara kullanımına ve diğer çeşitli etkenlere göre değişebilir. Gerekli görülmesi halinde tek diş beyazlatma yönteminin 4 ila 6 aylık periyotlarla yapılan 1 ya da 2 seansla desteklenmesi söz konusu olabilir. Böylece elde edilen sonuçların kalıcılığı artırılabilir.
Diş beyazlatma uygulamasından elde edilen sonuçların ne kadar süre kalıcı olacağı, kişi özelinde değişiklik gösterebilir. Diş beyazlatma işleminden sağlanacak fayda ve sonuçların kalıcılığı yalnızca dişlerin yapısal özelliklerine değil, aynı zamanda diş beyazlatma sonrası hastanın ağız ve diş sağlığına ne kadar özen gösterdiğine de bağlıdır.
Aynı zamanda, diş beyazlatma uygulamasından elde edilen sonuçların daha uzun süre kalıcı olması için dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır. Bunların başında dişlerde renklenmeye neden olabilecek çay, kahve, vişne suyu, kırmızı şarap, karamel, salça ve benzer yiyecek-içeceklerin tüketiminin sınırlandırılması gelir. Bunun yanı sıra, ağız ve diş bakım rutini doğru bir şekilde uygulanmalıdır. Dişler düzenli olarak fırçalanmalı, diş ipi ağız bakım rutininin bir parçası haline getirilmeli ve düzenli diş hekimi muayeneleri aksatılmamalıdır.
Günlük yaşamda sıklıkla tüketilen bazı yiyecekler - içecekler, içilen sulardaki klor, çocukluk döneminde dişlerin oluşum sürecinde ortaya çıkan yapılan bozukluklar, anne karnında ya da bebeklik döneminde maruz kalınan bazı antibiyotiklerin yhan etkileri gibi çeşitli faktörler dişlerde renklenmeye ve lekelenmeye neden olabilir.
Bazı kişilerin diş rengi doğuştan daha sarıya yakınken, bazı kişilerin dişleri, renklenmeye neden olan yiyecek ve içeceklerin aşırı tüketimine bağlı olarak renk değiştirebilir. Dişlerin düzenli olarak fırçalanması, çoğu zaman lekelenme sorununu gidermeye yetmez. Bu tür durumlarda beyazlatıcı etkiye sahip diş macunları ve parlatıcılar ile istenen sonuç alınamadığında, diş beyazlatma işlevsel ve etkili bir çözüm olarak tercih edilebilir.
Dişlerdeki renklenmeler, iç renklenme ve dış renklenme olarak kategorize edilmekte olup diş beyazlatma uygulamasının nasıl yapılacağı bu doğrultuda belirlenir. Diş beyazlatma tedavisi; ev tipi diş beyazlatma, ofis tipi diş beyazlatma, kombine diş beyazlatma ve tek diş beyazlatma gibi farklı tekniklerle uygulanabilir.
Dişlerdeki renklenmeleri gidermek için uygulanacak beyazlatma tekniği, hasta özelinde diş hekimi tarafından belirlenir. Belirlenen yöntemin uygulanmasıyla, hastanın daha beyaz dişlere sahip olması sağlanabilir.
Ofis tipi ve ev tipi diş beyazlatma prosedürlerinin kaç seansta ve ne kadar sürede tamamlanacağı, uygulanacak tedavinin kapsamına ve hastanın dişlerindeki renklenme düzeyine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Ofis tipi diş beyazlatma genellikle 2 ila 3 seansta tamamlanır.
Ev tipi diş beyazlatma ise genellikle 2 ila 3 haftalık bir periyotta tamamlanır. Tedavinin, diş beyazlatma plaklarının gün içinde 4 ila 6 saat kullanılması halinde 10 ila 15 gün, gece uykusu boyunca kullanılması halinde ise 8 ila 10 günde tamamlanması mümkün olabilir. Ancak bu aşamada da devreye bireysel farklılıklar ve ihtiyaçlar gireceğinden, ev tipi diş beyazlatmanın ne kadar süreceği kararı hasta özelinde verilir.
Diş beyazlatma alanında uzman ve deneyimli diş hekimleri tarafından hasta özelinde planlandığı ve doğru tekniklerle uygulandığı takdirde, dişlerde kalıcı hasar oluşması riski yoktur. Bununla birlikte, diş beyazlatma uygulamasının ardından bazı geçici yan etkiler görülebilir.
Diş beyazlatma işleminin ardından dişlerde dehidratasyon yani su kaybı görülebilir. Diş beyazlatma uygulamasını takip eden 1 hafta içinde dişlerdeki su içeriği eski haline döner. Su kaybının giderilmesiyle birlikte dişler daha doğal ve şeffaf bir görünüm kazanır, opak beyaz görünüm ortadan kalkmış olur.
Diş beyazlatma tedavisini takip eden 2 ila 3 gün süreyle diş hassasiyeti yaşanabilir. Ayrıca diş beyazlatma jelinin diş etleri, dudak ve yanak gibi dokulara temas etmesi sonucu yumuşak doku irritasyonu gelişebilir. Bu durumun kendiliğinden düzelmesi mümkün olmakla birlikte, süreci hızlandırmak ve hasta konforunu artırmak için diş hekimi tarafından jel önerilmesi söz konusu olabilir.
Diş beyazlatma son derece etkili sonuçlar sağlayan pratik ve konforlu bir süreçtir. Ayrıca, diğer estetik diş hekimliği prosedürlerine göre daha uygun maliyetli olan diş beyazlatma tedavisinin sonuçları kısa süre içerisinde elde edilir.
Diş beyazlatma fiyatları hangi tekniğin uygulanacağı, kaç seans uygulama yapılacağı, kullanılacak diş beyazlatma jeli, kliniğin fiyat politikası ve diğer pek çok faktöre göre hasta özelinde belirlenir. Diş beyazlatma fiyatlarının belirlenebilmesi için öncelikle hastanın ihtiyaçları değerlendirilmeli ve uygulanacak tedavi planlanmalıdır.
İmplant tedavisi ağızdaki eksik dişi ya da dişleri tamamlama amacıyla uygulanır. Prosedür kapsamında vida şeklindeki yapay diş kökleri çeneye yerleştirilmekte olup genellikle titanyumdan üretilen vidaların kullanılması tercih edilir. Diş protezleri de vidaların üzerine yerleştirilerek prosedür tamamlanır.
İmplant tedavisi kapsamında bir ya da daha fazla sayıda eksik dişin yerine yapay kök ve protez yerleştirilir. Takma çıkarma işlemleri son derece kolay bir şekilde gerçekleştirilebilen takma dişlerden diğer bir deyişle hareketli protezlerden farklı olmak üzere dental implantlar cerrahi prosedürle çene kemiğine yerleştirilir.
Genellikle titanyumdan üretilen implantın görünümü vidaya benzer. Çenede eksik diş köklerinin bulunduğu yere yerleştirilen implantın çevresinde zaman içinde kemik büyür. Böylece implant sabi bir şekilde yerinde kalır. Eksik dişten kaynaklanan boşluğu doldurmak için metal vidaya yapay bir taç ya da diş yerleştirilmesi gerekir. Taçlar özel olarak yapıldığı için hastanın diğer dişlerine şekil, renk ve boyut olarak benzer. Bazı durumlarda diş implantları takma dişleri ya da diş köprülerini yerinde tutma amacıyla kullanılabilir.
En popüler diş hekimliği prosedürlerinden biri olan dental implant genellikle lokal anestezi altında gerçekleştirilir. Prosedürün ilk aşamasında tarama yapılır ve röntgen çekilir. Daha sonra dental implant cerrahi bir prosedürle çene kemiğine yerleştirilir. Diş implantının içindeki kemik birkaç ay içerisinde büyüyerek implantın stabil bir hale gelmesini sağlar. Bu sayede yeni diş ya da dişler için sağlam bir temel elde edilir. Yapay dişi ya da dişleri yapmak için hastanın ağız ölçüleri alınır. Dental implant tedavisi, yapay dişi ya da dişleri temele vidalama ya da yapıştırma aşamasının ardından tamamlanır.
Bir dental implant yaklaşık 10 ila 25 dakika içinde çene kemiğine yerleştirilir. Ancak tedavisinin sürdürülebilmesi için implantın çene kemiğiyle uyuşması, kaynaşması ve gerçek bir diş kökünün yerini alması gerekir. Bunun için genellikle 3 ila 6 ay arasında değişen sürelere gereksinim duyulur.
İmplant tedavisinin son aşamasına gelinmesi için çene kemiğine yerleştirilmiş implantlar sabitlenmiş olmalıdır. Bu sayede implant üzerine yerleştirilecek olan protezleri taşıyabilir. İmplant tedavisi uygulanan hastada iyileşme sürecinin ne kadar süre içerisinde tamamlanacağı hastanın kemik yapısının ne kadar güçlü olduğu başta olmak üzere pek çok farklı faktöre bağlı olarak değişiklik gösterebilir.
İmplant tedavisi uygulanması için hastanın diş etleri sağlıklı, kemik yapısı ise güçlü olmalıdır. Aksi takdirde kemiğin kalınlığını ve yüksekliğini artırmak için kemik tozu takviyesi yapılır. Lokal anestezi altında gerçekleştirilen prosedür sayesinde hastanın kemiğiyle yerleştirilmiş olan kemik tozu yer değiştirir. Yaklaşık 6 aylık bir süre içinde gerçekleşen bu süreçle birlikte kemiğin implant tedavisi için yeterli güce sahip olması sağlanır.
İmplant diş tedavisi farklı aşamalar izlenerek gerçekleştirilir:
Hasta detaylı bir muayeneden geçirilir. Bu esnada diş etleri, alt ve üst çeneyle dişlerin birbiriyle ilişkileri değerlendirilir. Uygulanacak olan implantların sayısı, boyu, tipi ve implantların üzerine yapılacak protezler belirlenir. Klasik radyografinin yanı sıra komplike vakalarda üç boyutlu tomografiden faydalanılarak implantların yerleştirileceği bölgeler titizlikle planlanır.
Operasyon aşaması lokal anestezi altında gerçekleştirilir. Diş eti üzerinden insizyon yapılır ve implantı yerleştirmek için kemikte yuva açılır. Bu silindirik yuvaya implantın yerleştirilmesi için özel aletler kullanılır. Uygulanacak olan implant sayısına bağlı olarak işlem süresi değişiklik gösterebilir.
İmplant yerleştirildikten sonra kemikle bütünleşmesi için belirli bir süreye ihtiyaç duyulur. Bu süre genellikle alt çene için 2 ila 2,5 ve üst çene için 3 ila 4 aydır. Bu süre içerisinde hastanın konforunu artırmak için geçici protez uygulanması tercih edilebilir. Ancak hastaların normal beslenme süreçlerinde çiğneme yükünü uygulanan implantlar üzerine doğrudan vermemesi önemlidir.
İmplant tedavisinin başarılı olabilmesi için doğru bir planlama yapılması çok önemlidir. Yine prosedür alanında uzman ve deneyimli diş hekimleri tarafından uygulanmalıdır. Dental implant prosedürü lokal anestezi altında gerçekleştirilmekle birlikte, çene kemiğinin yeterli olmaması halinde greft olarak adlandırılan doku ilavesi yapılması gerekir. Bu durumda uzun operasyonlarda ya da aşırı stresli hastalarda genel anestezi ya da sedasyon altında uygulama yapılması tercih edilebilir.
İyileşme sürecinin tamamlanması ve implant çevresinin tamamen yeni kemikle dolması, kemiğe iyice adapte olması sonrasında implantın üzerine protez yerleştirilebilir. Planlanması yapılan protez için ölçü alındıktan sonra protezin tek bir kron, köprü, parsiyel ya da tam protez şeklinde yapılması tercih edilebilir.
Çürük, travma, periodontal hastalık ya da farklı bir nedenle ağzında bir ya da daha fazla eksik diş olan kişilere implant yapılabilir. Ağızdaki diş kayıpları nedeniyle bireyler estetik ve fonksiyonel sorunlar yaşayabilir. Hastalar bir yandan diş kayıplarının neden olduğu görünümden rahatsız olabilir bir yandan yemek yeme ve konuşma sırasında sorunlarla karşı karşıya kalabilir. Ayrıca diş kaybının bulunduğu bölgede zaman içinde oluşabilecek kemik kaybını önlemek, çene kemiğini destekleme özelliğine sahip implant tedavisi sayesinde mümkün olabilir.
İmplantlar genellikle biyolojik olarak uyumlu ve dayanıklı malzemelerden üretilir. İmplant malzemeleri, vücutta uzun süre kalabilecek, biyouyumluluk gösteren ve genellikle cerrahi prosedürlerle yerleştirilen yapılar olarak tanımlanabilir. İmplantların kullanıldığı alanlara göre farklı malzemeler tercih edilmesi söz konusu olabilir.
En yaygın kullanılan implant malzemesi titanyumdur. Biyolojik uyumluluğu yüksek bir metal olan titanyum hafif ve dayanıklı bir yapıya sahiptir. Titanyum ya da alaşımlarından üretilen implantlar, ağız sıvılarından etkilenmeyecek ve ağız içinde oluşacak kuvvetlere karşı dayanıklılık sergileyecek şekilde tasarlanır.
İmplant diş tedavisi hastaya uygulanan ilk muayeneden uygulanan cerrahi prosedüre, abutment ve kronun yerleştirilmesine kadar olan süreyi kapsar. İmplant diş tedavisinin tamamlanma süresi genellikle 3 ila 9 ay arasında değişir. Bununla birlikte tüm diş hekimliği prosedürlerinde olduğu gibi implant diş tedavisinin ne kadar süre içinde tamamlanacağı da, hasta özelinde mevcut durum ve iyileşme süresi başta olmak üzere çeşitli faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir. İmplant tedavisi uygulanacak hastaya kemik grefti ya da sinüs lifting işlemleri uygulanacağı durumda, implant diş tedavisinin tamamlanma süresi daha uzun olabilir.
İmplant diş tedavisi 18 yaşını geçmiş, çene ve yüz gelişimi tamamlanmış kişilere uygulanabilir. Ancak implant diş tedavisine uygunluk kararı hasta özelinde yapılan değerlendirmelerin ardından verilir.
İmplant diş tedavisi uygulanmadan önce hastanın çene yapısı incelenir ve implant tedavisi için uygun olup olmadığı kararı verilir. İmplant tedavisi yapılacak hasta şeker hastasıysa, tedaviden önce insülin seviyesi kontrol altına alınmalıdır. Eğer hasta kan sulandırıcı ilaç kullanıyorsa, tedaviden önce ve doktor kontrolünde kan sulandırıcı ilaç kesilmelidir. Hastada kemik erimesi sorunu varsa, tedavi süreçleri tamamlandıktan sonra implant diş tedavisi uygulanabilir.
Alt ya da üst çenesinde bir ya da daha fazla sayıda eksik diş olan kişiler implant tedavisi için uygun adaylardır. Diğer yandan implantları çene kemiğine sabitleyebilmek için tedavisi planlanan bölgedeki kemik yapısının yeterli olması ya da kemik grefti uygulanması gerekir. Bunların yanı sıra hastanın ağız dokusunun sağlıklı olması, genel sağlık durumu implant tedavisine engel teşkil etmemeli ve kemik iyileşmesini olumsuz yönde etkileyebilecek hastalıkları bulunmamalıdır. Baş ve boyun bölgesine radyoterapi tedavisi uygulanmış kişilerle kemik gelişimi henüz tamamlanmamış kişilere implant diş tedavisi yapılamaz.
İmplant fiyatları her hasta özelinde kaç adet implant uygulanacağına, kullanılacak malzemenin kalitesine, hangi implantın kullanılacağına ve daha pek çok farklı faktöre bağlı olarak değişiklik gösterebilir.
Zaman içinde çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan diş çürükleri, diş kırıkları, dişlerin dayanıklılığını ve beyazlığını kaybetmesi sonucunda ağız ve diş yapısının sağlığı bozulabilir. Estetik diş hekimliği prosedürleri bu aşamada devreye girerek dişlerin eski görünümünü ve sağlığını kazanmasına yardımcı olur.
Estetik diş hekimliği prosedürlerindeki gelişmelerden önce dişlerdeki çeşitli hasarları ya da eksiklikleri gidermenin tek yolu diş protezi yapmaktı. Ancak diş protezi masraflı ve yorucu bir tedavi süreci olarak kabul edilebilir. Estetik diş hekimliğinin sunduğu etkili ve konforlu bir alternatif olan diş kaplama tedavisi ise çok daha kolay, hızlı, pratik ve ekonomik bir şekilde sağlıklı ve estetik görünümlü dişlere kavuşmayı sağlar.
Diş kaplama tedavisi kapsamında, çeşitli nedenlere bağlı olarak aşırı madde kaybı meydana gelen ve estetik görünümden uzaklaşan dişlerin üzerini, diş şeklindeki materyallerle kaplamak mümkündür. Diş kaplama prosedürlerinde en çok kullanılan materyallerden biri ise zirkonyumdur. Zirkonyum sağlam ve estetik görünümü destekleyen bir madde olarak farklı nedenlerle hasar görmüş ve estetik görünümden uzaklaşmış dişlere yönelik diş kaplama tedavilerinin başarısını artırır. Dişlerin zirkonyum maddesiyle kaplanması zirkonyum diş kaplama olarak adlandırılır.
Zirkonyum diş kaplama prosedürü uygulama kararı, yapılan değerlendirmelerden sonra hasta özelinde verilir. Zirkonyum diş kaplama tedavisinin hem sağlıklı hem estetik açıdan tatmin edici sonuçlar verebilmesi için hastanın diş eti sağlığında bir sorun bulunmamalı, eğer bir diş eti sorunu tespit edilirse öncelikle buna yönelik bir tedavi uygulanmalı ve iyileşme sürecinin tamamlanması beklenmelidir.
Diş eti tedavisinin sonuçları estetik açıdan değerlendirildikten sonra gülme hattı incelenir. Gülme hattı yüksek olan hastalarda diş hekiminin gerekli görmesi durumunda diş eti boylarından gerekli seviye işlemleri gerçekleştirilerek daha estetik bir görünüm elde edilir.
Dişlerde gerekli düzenlemelerin yapılmasının ardından özel ölçü maddelerinden faydalanılarak ölçüler alınır. Alınan ölçülere göre dişler kesilir. Daha sonra özel tarayıcılar kullanılarak dişlerin üç boyutlu yapısı dijital ortama aktarılır.
CAD/CAM olarak adlandırılan bir sistem kullanılarak zirkon bloklar hazırlanır, böylece zirkonyum diş kaplamaların altyapısı oluşturulur. Zirkonyum oksit bloka aktarılan dişlere son şekilleri verilerek fırınlama aşamasına geçilir. Fırınlama aşaması tamamlanınca altyapıların üzerine uygun renkte porselenler eklenir ve zirkonyum kronlar tamamlanır. Yapılan altyapı provaları sırasında hiçbir sorun tespit edilmezse, son düzenlemeler yapılır. Dişin üzerine cilalı ve pürüzsüz yüzeyiyle dikkat çeken zirkonyum kaplamalar yapıştırılıp sabitlenir.
Diğer yandan zirkonyum diş kaplama tedavisi sırasında dişlerin kesilip küçültülmesi gerekir. Ancak bu süreç lokal anestezi altında yapılır. Bu nedenle hastalar herhangi bir ağrı ya da acı hissetmez. Bunun yanı sıra ölçü alma ve ağız için tarama işlemleri sırasında da acı ya da ağrı hissedilmediğinden zirkonyum diş kaplama tedavisinin son derece konforlu olduğu ifade edilebilir.
Günümüzde diş estetiği, sadece sağlık açısından değil, aynı zamanda güzellik ve estetik açısından da önemli bir rol oynar. Zirkonyum diş kaplamaları, bu ihtiyaçları mükemmel bir şekilde karşılayan benzersiz bir çözüm sunar. Zirkonyum diş kaplamaları, dişlerin doğal görünümünü taklit eden özel bir seramik malzemeden üretilir. Bu sayede, zirkonyum kaplama yaptıranlar dişlerinde sağlıklı, doğal ve estetik bir görünüm elde eder. Renk uyumu ve translüsans özellikleri, zirkonyum kaplamaları diğer seçeneklerden ayıran önemli unsurlardır.
Zirkonyum, dayanıklılığı ile bilinen bir malzemedir. Zirkonyum kaplama yaptıranlar, günlük çiğneme işlemleri ve diğer diş fonksiyonları konusunda güvenli ve dayanıklı bir çözüme sahip olmanın keyfini çıkarabilir. Bu özellik, zirkonyum kaplamaların uzun ömürlü bir seçenek olmasını da sağlar.
Zirkonyum diş kaplamaları hem estetik hem de sağlık açısından tatmin edici bir seçenek sunar. Bu yenilikçi çözümü tercih edenler, doğal görünüm, dayanıklılık ve biyouyumluluk konularında yüksek standartlara sahip olabilir.
Tam zirkonyum kronlar, dişlerin tamamını kaplamak için kullanılır ve estetik beklentileri karşılamadaki üst düzey performansı ile dikkat çeker. Doğal dişlere benzer bir translüsansa sahip oldukları için gülümseme sırasında doğal bir görünüm sağlar. Aynı zamanda dayanıklı yapıları sayesinde uzun kullanım ömrüne sahiptir.
Zirkonyum porselen diş kaplamaları, estetik ve dayanıklılığı bir araya getiren mükemmel çözümlerdir. Zirkonyumun doğal görünümü, porselenin estetik özellikleriyle birleşerek dişlerde homojen bir renk ve şekil elde edilmesini sağlar.
Diş eksikliği durumunda zirkonyum köprüler, estetik bir çözüm hâline gelebilir. Bu sayede, diş eksikliklerini tamamlamak mümkün olur. Komşu dişlere sabitlenerek doğal bir görünüm sağlar.
Zirkonyum, implant destekli diş protezlerinde de sıklıkla kullanılan bir malzemedir. Bu modeller, implantlar üzerine sabitlenerek doğal dişlere benzer bir his ve görünüm sunar. Biyouyumlu olmaları, konforlu bir kullanım deneyimi sunar.
Zirkonyum diş kaplama kullanım ömrü genellikle 5 ila 15 yıl arasında değişir. Ancak ağız ve diş sağlığı bakımına gereken özenin gösterilmesi, rutin diş hekimi muayenelerinin aksatılmaması durumunda bu sürenin 20 yıla kadar uzatılması söz konusu olabilir.
Zirkonyum diş kaplamalarının kullanımında kesin bir yaş sınırı yoktur. Yani zirkonyum diş kaplamaları farklı yaş gruplarındaki hastalarda kullanılabilir. Ancak tedaviye uygunluk kararı; genel sağlık durumu, diş yapısı, ağız hijyen alışkanlıkları ve estetik beklentiler gibi unsurlar değerlendirilerek hasta özelinde verilir. Ayrıca, zirkonyum diş kaplama sabit bir diş hekimliği prosedürü olduğundan diş ve çene büyümesini ve gelişimini tamamlamış kişilere uygulanması mümkündür. 18 ila 20 yaşa kadar gelişim döneminin sürdüğü ve çene büyümesi sonucu aralanma oluşabileceği göz önünde bulundurularak bu yaşa kadar uygulama yapılması önerilmez.
Zirkonyum diş kaplama tedavisi genellikle 2 ila 3 seansta tamamlanır. Ancak bu süre pek çok faktöre bağlı olarak değişebilir. Hastanın dişlerinin mevcut durumu, özel gereksinimleri, beklentileri ve uygulanacak tedavinin kapsamı gibi unsurlara göre zirkonyum kaplama tedavisinin ne kadar sürede tamamlanacağı değişiklik gösterebilir.
Son derece sağlıklı ve estetik sonuçlar veren bir diş hekimliği prosedürü olan zirkonyum kaplama fiyatları kişi özelinde planlandığı ve uygulandığı için standart bir fiyattan söz edilemez. Diş hekimi muayenesinin ardından bir fiyatlama almak bu nedenle daha doğru bir adım olacaktır. Zirkonyum diş kaplama tedavisinin kaç dişe uygulanacağı, kullanılacak malzemenin kalitesi, hastanın farklı bir diş ya da diş eti tedavisine ihtiyacı olup olmadığı, uygulamanın yapılacağı kliniğin fiyat politikası ve daha pek çok farklı etken zirkonyum diş kaplama fiyatları üzerinde belirleyici olan unsurlar arasında sıralanabilir.
Yaprak diş ya da lamine olarak da adlandırılan laminate veneer, son yılların en popüler estetik diş hekimliği prosedürlerinden biridir. Laminate veneer prosedürü kapsamında, hastanın estetik açıdan memnuniyetsizliğine neden olan ön grup dişlerinin ön yüzeyi, ince porselenlerle örtülür. Dişte çok fazla madde kaybını gerektirmeyen laminate veneer tedavisinde dişlerin ön yüzeyini kaplamak için yaprak porselen kullanılır.
Laminate veneer tedavisinde dişten çok fazla madde çıkarılmaması, dişe yapıştırılan plakların kalınlığının 0,3 ila 0,5 mm arasında değişmesi sayesinde mümkündür. Çeşitli nedenlere bağlı olarak zaman içerisinde sararan ve lekelenen dişlerin yanı sıra kırık dişleri onarmak, sonuç itibarıyla dişlerin pürüzsüz ve estetik açıdan daha iyi bir görünüme kavuşmasını sağlamak için laminate veneer tedavisi kullanılabilir.
Laminate veneer tedavisi hastanın dişlerine doğal bir beyazlık kazandırma konusundaki başarısı nedeniyle farklı yaş gruplarındaki kadın ve erkek hastalar arasında son derece popülerdir. Ayrıca estetik açıdan tatmin edici bir görünümü destekleyen sonuçlar sağlaması sayeside laminate veneer gülüş tasarımı uygulamalarının da önemli unsurlarından biridir.
Yaprak diş, lamine diş kaplama ya da laminate veneer tedavisi kapsamında hastanın dişlerinin ön yüzeyi, yani dişlerin dudakla ve yanakla temas halindeki kısmına porselen yaprak seramikler yapıştırılır. Laminate veneer tedavisinde kullanılan porselen yaprak seramikler çok ince bir yapıya sahip olduğundan, dişlerin ön yüzeyindeki kötü görünümü gidermek ve estetik açıdan tatmin edici dişlere erişmek mümkündür. Laminate veneer uygulaması bu sayede kişinin görünümüyle barışmasına ve doğal diş görünümünde dişleriyle öz güvenini tazelemesine yardımcı olan bir estetik diş hekimliği prosedürüdür.
Laminate veneer tedavisinde sağlam, aşınmalara ve renk bozulmalarına karşı dirençli porselen malzeme kullanılır. Bu sayede sigara, çay, kahve ve dişlerde renklenmeye neden olabilecek maddelerin diş rengini olumsuz yönde etkilemesi söz konusu olmaz. Diş dokusu minimal ölçülerde kaldırıldığından dişlerde sıcak - soğuk hassasiyeti gelişmesi riski minimize edilir. Çoğu hasta ise diş hassasiyeti yaşamaz.
Tedavi sırasında dişlerin çiğneme yüzeyine temas edilmediği için dişlerin doğal yapıları bozulmaz ve doğal diş hassasiyeti kaybolmaz. Bu durum aynı zamanda hastanın lamine diş kaplamalara alışma süresini kısaltır. Porselen yapısal olarak kırılgan bir maddedir. Ancak diş minesine yapıştırıldığı zaman germe ve çekme kuvvetlerine karşı yüksek direnç kazanır. Bunun sonucunda ise laminate veneer diş kaplamalar düşmeleri söz konusu olmadan güvenli bir şekilde kullanılabilir.
Laminate veneer tedavisinden başarılı, doğal ve kullanım konforu sağlayan sonuçlar alınabilmesi için öncelikle alınan ölçülere göre dişlerin modeli hazırlanır. Yapılacak işlemler bu model üzerinden hastaya gösterilip onay alınır.
Genellikle ön dişlerde ortaya çıkan, hastanın estetik kaygılar ve öz güven eksikliği yaşamasına neden olan sorunları gidermek için laminate veneer tedavisine sıklıkla başvurulur. Laminate veneer tedavisine başvurulan belli başlı durumları şu şekilde sıralamak mümkündür:
Çeşitli nedenlere bağlı olarak zaman içerisinde dişlerde renklenmeler ve lekelenmeler ortaya çıkabilir. Bazı durumlarda, profesyonel diş beyazlatma tedavileri uygulansa da, bu lekelerin ve renklenmelerin giderilmesi mümkün olmaz. Laminate veneer tedavisi dişlerdeki renklenme ve lekelenmeleri gidermek için kullanılabilir.
Laminate veneer tedavisine uygunluk kararı, yapılan değerlendirmelerin ardından her hasta özelinde verilir. Laminate veneer tedavisi;
Laminate veneer tedavisinden sonra bazı noktalara dikkat etmek lamine kaplamaların uzun süre boyunca konforlu ve güvenli bir şekilde kullanılmasını sağlar. Bunların başında sert kabuklu yiyeceklerin tüketiminden uzak durulması gelir. Elastik ve esnek yapılı gıdalar, ısırıp koparmak yerine dilimlenerek tüketilmelidir.
Uykuda diş sıkma sorunu yaşayan kişiler mutlaka gece plağı kullanmalıdır. Yaprak porselen dişlerin düzenli bir şekilde fırçalanması, diş ipinin ağız ve diş bakım rutinine dahil edilmesi önemlidir. Ayrıca rutin diş hekimi kontrolleri aksatılmaksızın yerine getirilmelidir. Laminate veneer kaplamaların yüzeyinde herhangi bir bozulma yaşanmaması için aşındırıcı özelliğe sahip diş macunlarından uzak durulmalıdır.
Laminate veneer tedavisinin ilk adımında hasta detaylı bir muayeneden geçirilir. Böylece hastanın ihtiyaçları belirlenir ve beklentileri değerlendirilir. Laminate veneer tedavisine uygun görülen hasta özelinde tedavi planlanır.
Laminate veneer yapılacak dişlerin ön tarafı, kaplama işlemine hazır hale getirilmek için şekillendirilir. İşlem lokal anestezi altında gerçekleştirildiğinden hasta acı ya da ağrı hissetmez. Lokal anestezinin ardından fren aleti yardımıyla dişlerin ön kısmında küçük bir kısım hazırlanır. Bu kısım, yaprak kaplamalarla uygunluk sağlayacak şekilde olmalıdır. Bastırma yoluyla ölçü alınır ve yaprak porselenler hazırlanırken bu kalıp kullanılır.
Bazı vakalarda hastanın konforunu artırmak için geçici lamine ya da geçici dolgu prosedürleri uygulanması tercih edilebilir. Laminate yaprak dişler uygulama için hazırlanan dişlere yapıştırılarak laminate veneer tedavisi tamamlanır.
Laminate veneer diş kaplama tedavisinin kaç günde tamamlanacağı her hasta özelinde, uygulanacak olan prosedürün kapsamına bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Eğer laminate veneer tedavisinden önce hastaya diş eti tedavisi uygulanması ya da farklı bir estetik müdahalede bulunulması gerekmiyorsa, genellikle 2 ila 3 seans içerisinde tedavi tamamlanır. Bu süre ise yaklaşık 1 aya denk gelir. Ancak, hastanın dişlerinin düzeltilmesi ve farklı tedaviler uygulanması gibi gereklilikler söz konus olduğunda bu süre uzayabilir.
Laminate veneer her hasta özelinde planlanan ve uygulanan bir diş hekimliği prosedürü olma özelliğine sahiptir. Bu nedenle laminate veneer fiyatları standart değildir, hasta özelinde uygulanacak prosedürün kapsamına göre değişiklik gösterebilir. Laminate veneer fiyatları her hasta özelinde yapılan değerlendirme sonrası planlanan tedaviye bağlı olarak farklılaşabilir.
Buna ek olarak tedaviyi uygulayacak diş hekiminin deneyimi, uygulamanın yapılacağı kliniğin fiyat politikası, laminate veneer tedavisinde kullanılacak olan malzemelerin kalitesi, hastaya farklı diş ve/veya diş eti tedavileri uygulanıp uygulanmayacağı gibi çeşitli etkenler laminate veneer fiyatları belirlenirken göz önünde bulundurulur.
Laminate veneer tedavisi kapsamında özel materyaller kullanılması, laboratuvar süreçlerinin hassas ve zor olması, hastanın diş ölçülerini alma, laminate veneer kaplamaları hazırlama ve uygulama aşamalarında özel teknik bilgiye ve uzmanlığa ihtiyaç duyulması nedeniyle alternatif tedavilere göre lamine diş kaplama tedavisinin fiyatı biraz daha yüksek olabilir.
Emax - empress porselenler, altyapılarında güçlendirilmiş porselen bulunan ya da tamamıyla blok olarak güçlendirilmiş porselenden üretilen yapısıyla estetik açıdan en gelişmiş kaplamalar arasında yer alır. Emax diş kaplama diğer bir deyişle empress diş kaplama temelde lityum disilikat cama dayanmakta olup lityum dioksit, kuvars, alümina, potasyum oksit gibi elementlerden meydana gelen tamamen seramik bir diş kaplama sistemi olma özelliğine sahiptir.
Günümüzde bireylerin gerçekçi ve doğal görünümlü gülümsemelere sahip olmasını sağlamak için özel seramiklerden faydalanılır. Diğer diş restoratiflerinden farklı olarak emax diş aynı anda hem dayanıklı ve estetik görünüm sağlayan seramik bir malzemedir. Tamamen seramikten yapılan diş restorasyonları metal içermez. Bu nedenle ışık, doğal dişlerde olduğu için dişin içinde parlar. Genellikle öndeki kesici dişlere uygulanan emax diş, yeterli dayanıklılığa sahip olmadığından ağzın arka bölgesindeki dişlerde tercih edilmez.
Emax diş, diş hekimleri tarafından en çok tercih edilen kronlardan biri olmasının yanı sıra hastalar arasında da popülerdir. Uzun ömürlü ve dayanıklı emax diş, doğal dişlere benzeyen görünümüyle estetik açıdan tatmin edici bir görünüm sunar. Dayanıklılığıyla bilinen lityum disilikat seramik külçeden üretilen emax diş, gerçek bir dişin görünüşünü de hissini de sağlar.
Doğal dişe çarpıcı bir şekilde benzeyen ve bir kron için kullanılabilecek en canlı malzemelerden biri olduğu gibi yarı saydamlığından ve tüm diş tonlarına uygun renklenme yeteneğinden de faydalanmak mümkündür. Tamamen seramikten elde edildiği ve metal içermediği için doğal dişlerdeki parlamanın emax dişlerde elde edilmesi de söz konusu olabilir. Ufalanmaya karşı dirençli olan emax dişlerde kırılma ve çatlama, porselen ve zirkonyum malzemelerden elde edilen kronlara göre daha az görülür.
Emax diş kaplamaların ömrü genellikle 10 ila 20 yıl arasında değişiklik göstermekle birlikte hastanın ağız ve diş bakım rutinine ne kadar özen gösterdiğine bağlı olarak bu süre farklılaşabilir. Emax diş kaplamaların kullanım ömrünü uzatmak için hasta, ağız ve diş bakım rutinine özen göstermenin yanı sıra düzenli diş hekimi kontrollerini de aksatmamalıdır. Bu nedenle, her hasta için standart bir emax diş kaplama kullanım ömründen bahsedilemez.
Emax diş kaplama tedavisi sayesinde hastanın dişleri daha hoş ve estetik bir görünüm kazanabilir. Diğer yandan birçok farklı nedene bağlı olarak hastanın dişlerinin kırılması, tahrip olması ya da renk değiştirmesi gibi istenmeyen durumlar yaşandığı takdirde emax diş kaplama tedavisinden faydalanılması gündeme gelebilir. Emax diş kaplama tedavisinin başarılı olması, tıpkı diğer diş hekimliği prosedürlerinde olduğu gibi planlamanın hasta özelinde ihtiyaçlara uygun olarak yapılmasına, tedavinin alanında uzman ve deneyimli bir diş hekimi tarafından uygulanmasına bağlıdır.
Yüksek kaliteli, tamamen porselen malzemeden üretilen empress diş, doğal dişlerin görünümünü taklit ederek estetik açıdan tatmin edici sonuçlar sunar. Herhangi bir metal madde kullanılmaksızın seramik parçanın üzerine koyulan cam seramikle pekiştirilmesi sonucu porselenin dayanıklılığı artırılır. Bu porselenler empress diş kaplama tedavisinde kullanılır.
Empress diş kaplama günümüzde en çok kullanılan estetik diş hekimliği prosedürlerinden biridir. Empress diş kaplama özellikle ön dişlerinde sorun yaşayan hastalarda son derece başarılı sonuçlar alınmasını sağlar. Empress diş kaplamanın ön dişlere göre daha az kuvvet uygulanan azı dişlerinde kullanılması da tercih edilebilir.
Emax & empress diş kaplamalar metal altyapı içermeyen, özel olarak güçlendirilmiş porselenlerdir. Emax & empress diş kaplamalar sayesinde mükemmel bir estetik ve diş eti uyumu sağlanması mümkündür. Yüksek uçuk geçirgenliğine sahip olan kaplamalar doğal dişlerin görünümüne benzediğinden estetik açıdan yüksek beklentileri karşılamak için ve ağzın ön bölgelerinde kullanılabilir. Emax & empress porselen diş kaplaması genellikle ağzın ön bölgelerinde kullanılmakta olup yüksek direnç ve estetik gereken arka bölgelerde zirkonyum diş kaplama tedavisi tercih edilebilir.
Emax empress diş kaplama tedavisine ihtiyaç olduğunu anlamak için öncelikle hastanın ağzının hangi bölgesindeki dişlere düzeltme işlemi uygulanacağı belirlenir. Ön dişleriyle ilgili şikayetleri olan ve ön dişlerine düzeltme işlemi uygulanması gereken hastalar genellikle emax empress diş kaplama tedavisi için uygun adaylar olarak kabul edilir.
Tek diş üzerine estetik kaplama tedavisinin uygulanacağı durumlarda emax empress diş kaplama tedavisi tercih edilebilir. Ancak hastada diş eksikliği de bulunuyorsa emax empress diş kaplama tedavisi doğru bir seçenek olmayabilir.
Emax empress diş tedavisi için uygun olduğuna karar verilen hastalarda öncelikle dişler fotoğraflanır ve dişlerin ölçüleri alınır. Dişleri emax empress diş kaplamasına hazırlamak için dişler üzerinde aşındırma işlemi yapılması gerekir. Dişler kaplamalara uygun olacak şekilde ayarlanır ve yeniden ölçü alınır. Emax empress diş kaplamalar hastadan alınan ölçülere göre laboratuvar ortamında hazırlanarak medikal yapıştırıcıyla dişlere yapıştırılır. Bu adımların uygulanmasıyla birlikte emax empress diş kaplama tedavisi tamamlanır.
Emax empress diş kaplama tedavisi;
Emax empress diş kaplama tedavisinden sonra hastalar estetik bir gülüşe, düzgün ve sağlıklı bir diş dizilimine kavuşabilir. Emax empress diş kaplama en doğal ve etkili sonuçları, estetik kaygıların ön planda olduğu ön kesici dişlerde verir.
Diğer yandan emax empress diş kaplama tedavisi;
Tüm diş hekimliği prosedürlerinde olduğu gibi emax empress diş kaplama fiyatları da pek çok farklı etkene bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Tedavi edilecek hastanın mevcut ağız ve diş sağlığı ile kaç dişe emax empress diş kaplama tedavisinin uygulanacağı bu konuda belirleyici olan temel faktörlerdir.
Emax empress diş kaplama tedavisi yalnızca sağlıklı dişlere ve diş etlerine sahip hastalara uygulanabilir. Tedavisi planlanan dişte ya da dişlerde çürük ya da farklı bir diş hekimliği tedavisi uygulanmasını gerektiren bir sorun tespit edildiyse, diş hekimi öncelikle diş çürüğünü ya da diğer sorunu tedavi eder. Bu nedenle, emax empress diş kaplama tedavisinin yapılacağı hastaya bir başka diş hekimliği tedavisi uygulanması gerekip gerekmediği emax empress diş fiyatları üzerinde belirleyici faktörlerden biridir.
Tüm bunlara ek olarak emax empress diş tedavisini gerçekleştirecek olan diş hekiminin deneyimi, tedavinin gerçekleştirileceği kliniğin fiyat politikası, tedavi esnasında kullanılacak malzemelerin ve ekipmanların kalitesi de emax empress diş fiyatlarını doğrudan etkiler.
Günümüzde çeşitli nedenlere bağlı olarak yaşanan diş kayıpları, estetik ve fonksiyonel sorunlara yol açabilir. Ayrıca bu durum bireyin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir. Bir ya da daha fazla sayıda dişin eksik olması bireyin güvenini sarsabilir ve gündelik yaşam aktivitelerini zorlaştırabilir. Bu sorunları çözmek için uygulanabilecek pek çok farklı diş hekimliği prosedürü bulunsa da, All-on-six implant sistemi, özellikle tam dişsizlik durumunda etkili bir çözüm sunan modern bir implant tedavi yöntemi olarak tanımlanabilir.
All on 6 implant yönteminde üst çene ya da alt çene üzerindeki altı implant, özel bir tek protez üzerine sabitlenir. Bu sayede hastanın tam diş kaybı yaşadığı çenede, sadece altı implant sayesinde sabit, güçlü ve doğal bir diş yapısı elde edilmesi mümkün olur. All on 6 adı da tedavi sırasında kullanılmakta olan altı implantı ifade eder.
All on 6 implant ya da altılı implant tekniği tek bir aşamada tamamlanarak hızlı sonuçlar alınmasını sağlayan pratik ve konforlu bir yöntemdir. Standart implant tekniklerine göre daha kolay bir şekilde uygulandığından hem hastanın konforu sağlanır hem de diş hastalıklarının yaşanmasını önlemek üzere kalıcı bir çözüm sunar. Ancak all-on-six implant tedavisinin uygulanması kararı yapılan değerlendirmelerin ardından hasta özelinde verilir. Çünkü all on 6 implant tedavisi her hasta için uygun değildir.
All-on-six implant tedavisine uygunluk kararı verilmeden önce, hastanın genel sağlık durumunun tedaviye engel bir durum teşkil edip etmediği değerlendirilmelidir. Aynı zamanda hastanın ağız ve diş sağlığı, çene yapısı ve dişsizlik durumu incelenir. Ayrıca diş röntgeni çekilir. Yapılan değerlendirmelerin ardından hasta all on 6 tedavisine uygun bulunursa, planlama aşamasına geçilir.
All on 6 tedavisi kapsamında üst ve alt çenenin ön kısmına 90 derece, arka kısmına ise 45 derece açıyla olmak üzere 6’lı implantlar yerleştirilir. Titanyum vidalar çene kemiğine yerleştirildikten sonra reçineden yapılan hafif geçici protezler takılır. Titanyum vidaların geçici protezle kaynaşması için genellikle 3 aylık bir süreye gereksinim duyulur. İyileşme sürecinin tamamlanması ile birlikte kalıcı protezler yerleştirilir.
All on 6 tedavisi uygulanan hastalarda, çene kemiğine titanyum vidaların yerleştirilmesiyle birlikte uygulama bölgesinde morarma görülebilir. Bu morluklar genellikle kısa bir süre içinde ortadan kalkar. Diş hekimi bu süreçte yeme içme konusunda bazı sınırlamalar getirebilir. Hızlı ve sağlıklı bir iyileşme süreci yaşanması için bu sınırlamalara uyulması önemlidir.
Ağız içerisindeki dişlerin çeşitli nedenlerle kaybedilmesi kişinin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir. Günümüzde all on 6 implant tedavisi, tam dişsizlik durumunda estetik açıdan tatmin edici görünüme ulaşmayı sağlayan fonksiyonel bir çözüm olarak öne çıkar.
All-on-six tedavisi bireylerin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen dişsizlik sorununu hızlı bir şekilde çözme amacıyla uygulanır. Altı implantın kullanılmasıyla sabit protez uygulamasının tek seansta gerçekleştirilmesi mümkün olabilir. Böylece hasta kısa bir süre içinde estetik ve fonksiyonel bir çözüme kavuşur.
All on 6 implant tedavisi kapsamında, protezin sabitlenmesi için altı adet titanyum vida kullanılır. Böylece protezin doğal dişlere benzer bir görünüm ve konfor sağlaması söz konusu olur. Estetik açıdan tatmin edici bir gülüş elde edebilmek, aynı zamanda hastanın öz güveninin artmasına da yardımcı olur.
Sıklıkla uygulanan bu diş hekimliği prosedürü kapsamında altı adet implant kullanılması sayesinde çene kemiği üzerindeki yük dağılımı dengeli bir şekilde sağlanır. Böylece zaman içinde çene kemiğinde kayıp yaşanması önlenir ve kemik yapısı korunabilir. Diğer bir deyişle, geleneksel protez yöntemlerine göre kemik kaybı yaşanması riski azalır.
All on 6 implant tedavisinin temelinde, altı adet sağlam titanyum vidanın bir araya gelmesiyle oluşan güçlü bir yapı vardır. Bu sayede hem protezin dayanıklılığı artar hem hastanın çiğneme fonksiyonlarını güvenli bir şekilde gerçekleştirmesi sağlanır.
All on 6 implant tedavisiyle elde edilen estetik ve fonksiyonel avantajlar, aynı zamanda hastanın yaşam kalitesinin artmasına katkıda bulunur. Doğal bir gülüşe sahip olan kişilerin sosyal ilişkilerde öz güveni artar, günlük yaşam aktivitelerini daha kolay bir şekilde gerçekleştirmeleri sağlanır.
All on 6 tedavisi, altı adet titanyum vida kullanılması yoluyla sabit bit protezin çene üzerine yerleştirilmesine dayanan etkili bir diş hekimliği prosedürüdür. All on 6 tedavisinin uygulama aşamaları genel olarak şu şekildedir:
All-on-six implant tekniği alanında uzman ve deneyimli diş hekimleri tarafından doğru hastalara doğru tekniklerle uygulandığı takdirde başarılı sonuçlar elde edilmesi mümkündür.
All on 6 implant diş tedavisi çoğunlukla alt ve üst çenelerde tam dişsizlik yaşayan hastalara uygulanması tercih edilen bir diş hekimliği prosedürüdür. Bunun yanı sıra yapay diş kökü sayısının azaltılmasıyla bölgesel dişsizliğin tedavi edilmesi amacıyla da uygulanması söz konusu olabilir.
All on 6 tedavisi;
All-on-six implant tedavisi sonrasında, başarılı bir iyileşme ve uzun vadeli sonuçlar elde etmek için dikkat edilmesi gereken bazı önemli faktörler bulunmaktadır.
All on 6 implant tedavisi sonrasında ağız hijyenine özen göstermek önemlidir. Dişlerin ve implantların temizlenmesi için yumuşak kıllı bir diş fırçası ve diş ipi kullanılmalıdır. Diş hekiminin önerdiği ağız bakım ürünlerini kullanmak fayda sağlayabilir.
Tedavinin ardından diş hekimi kontrolleri düzenli olarak gerçekleştirilmelidir.
Sigara içmek implantların çene kemiğiyle kaynaşması ve iyileşme sürecini olumsuz yönde etikileyebilir. Bu süreçte sigara ve aşırı alkol tüketiminden kaçınılmalıdır.
Tedavi sonrası erken dönemde aşırı sıcak ya da sert gıdalar tüketilmemelidir. Aksi takdirde implant çevresindeki dokular zarar görebilir. Ayrıca şişlik ve morarma gelişmesine karşı belirli aralıklar buz kompresi yapılmalıdır.
Diş hekiminin önerdiği ilaçların düzenli olarak kullanılması sağlıklı ve hızlı bir iyileşme süreci yaşanmasını sağlayabilir.
All on 6 fiyatları, bir dizi faktöre bağlı olarak değişiklik gösterir. Bu faktörler arasında kliniğin fiyat politikası, kullanılan malzeme kalitesi, tedavi sürecinde ihtiyaç duyulan ek prosedürler, protezin tasarımı ve hastanın genel sağlık durumu gibi etkenler sayılabilir. All on 6 tedavisi her hasta özelinde planlandığından standart bir fiyat söz konusu değildir.
